Dictionnaire français turc
Transcription
Dictionnaire français turc
Dictionnaire français turc HE : Haber Ekspres Izmir HU : Hürriyet Hütt : Hütteroth, Türkei OB: Radyo Onbeş aaaa à l'alignement. sıra sıra à l'arrière de. ardında à l'arrière de. arkasında à l'aube. erkenden à l'avance. önceden à bientôt. görüşmek üzere à brève échéance. kısa vadede à cause de. nedeniyle, sebebiyle, yüzünden à contre-cœur. istemeye istemeye, zoraki, gönüllü gönülsüz à court terme. kısa vadede à l'échelle de. çapında à l'étranger. yabancı ülkede, yurt dışında à l'extérieur. dışarıda à la fois. bir arada, hem --- hem --à l'huile d'olive. zeytinyağlı à l'identique. tıpkı tıpkısına à l'improviste. pattadak à l'intérieur. içeride à long terme. uzun vadede à longue échéance. uzun vadede à louer. kiralık à main levée. açık oyla à mi-chemin. yarı yolda à midi. öğleyin à nouveau. yine à perpétuité. müebbet à peu près. yaklaşık à pic. dik à pied. yaya olarak, yayan à plein régime. harıl harıl à la recherche de. peşinde à la Saint-Glinglin, aux calendes grecques, à la semaine des quatre jeudis. çıkmaz ayın son çarşambası, çıkmaz ayın son perşembesinde à la suite de. peşinde à tel point ... que. öylesine ... ki à tous. hepinize à vendre. satılık à vie. ömür boyu à voix basse. alçak sesle à voix haute. yüksek sesle à vos ordres. baş üstüne à votre santé. şerefe à vrai dire. doğrusu aaab abaisser. alçaltmak abandonner. bırakmak, terk etmek, çökmek abat-jour. abajur abeille. arı abîmer. bozmak, ihlâl etmek s'abîmer. bozulmak, çürümek abolir. iptal etmek, yürürlükten kaldırmak abolition. iptal, kaldırılma abonné. abone abonner. abone etmek s'abonner. abone olmak aborder un sujet. söz açmak aboyer. havlamak abri. sığınak abricot. kayısı abriter. barındırmak s'abriter. barınmak abrogation. yürürlükten kaldırma abroger. yürürlükten kaldırmak abruti. düşüncesiz absolument pas. kesinlikle absorbé. absorbe absorber. absorbe etmek absorption. absorpsiyon s'abstenir. sakınmak abstention. çekimserlik abstentionnisme. çekimserlik abstentionniste. çekimser abstrait. abstre, mücerret, soyut absurde. abes, saçma abysse. abis aaac académie. akademi Académie des sciences de Turquie. TÜBA académique. akademik accabler. bunaltmak accélérant. artan artanlar accélérateur. gaz pedalı accélérer. hızlandırmak, hızlanmak accent. vurgu, şive accent circonflexe. uzatma işareti accentuer. vurgulamak acceptation. kabul accepter. kabul etmek accès. nöbet accident. kaza kazası accidenté. inişli yokuşlu, inişli çıkışlı acclamer. alkışlamak accompagner. eşlik etmek, refakat etmek s'accomplir. gerçekleşmek accord. anlaşma, rıza accorder, donner. lütfetmek s'accorder. bağdaşmak, uyuşmak s'accorder avec. uymak accoster. aborda etmek, yanaşmak accouchement, naissance. doğum accourir. koşuşmak accoutumance. alışkanlık accro. bağımlı accrocher, attacher, brancher, poser. takmak tak takın s'accroupir. çömelmek accumulation. toplama, yığın accumuler. arttırmak, biriktirmek, toplamak s'accumuler. birikmek accusation. iddia, suçlama accusé. sanık accusé de réception. alındı haberli accuser. suçlamak acharné. azimli acharnement. azim achat. alım, satın alma achats. alış veriş acheter. almak, satın almak satın aldım acheteur. alıcı achever. tamamlamak s'achever. neticelenmek acide. ekşi acier. çelik acquérir. edinmek, elde etmek, kazanmak kazanır kazanacağız acquiescer. razı olmak acquis. birikim acquisition. iktisap a été acquitté, blanchi (Michel Jackson). aklanmak aklandı HU 14/06/05 acte. aksiyon, eylem, hareket actif. etkin, faal action. aksiyon, eylem, hareket activer. faaliyete geçirmek activité. etkinlik, faaliyet, icraat activité de conseil. danışmanlık, müşavirlik actuel. geçerli aaad adaptation. intibâk adaptation, exercice. alıştırma adapter, habituer. alıştırmak, uydurmak s’adapter, s'habituer. alışmak additif. katkı, katkı maddesi, katkısal addition (restaurant). hesap adieu. veda L’Adieu aux armes (Hemingway). Silahlara veda. A Farewell to Arms adjectif. sıfat adjudication. ihale aaadm admettre. içeri almak, kabul etmek administrateur. idareci, yönetici administration. idare, yönetim administrations locales. yerel yönetimler administrer. yönetmek admiratif. hayran admiration. hayranlık admirer. hayran olmak adolescence. ergenlik, yeni yetmelik adolescent. ergen, yeni yetme s'adonner à. benimsemek, kendini vermek, sarılmak adopter. benimsemek adoption. kabul adorer. tapmak adosser. dayamak, yaslamak adresse. adres, beceri, beceriklilik, marifet s'adresser. seslenmek adroit. becerikli, marifetli adulte. büyük, yetişkin adverbe. zarf adversaire. muhalif aérer. havalandırmak s'aérer. havalanmak aérodrome. havaalanı aéroport. havaalanı, havalimanı aaaf affaiblir. zayıflatmak affaiblissent. zayıflama affaire. iş işe, olay affairé. işlek affaires. eşya affamé. abazan, aç affecté. müteessir affection. sevecenlik, sevgi sevginin, şefkat affectueux. müşfik, sevecen, şefkatli affiche. afiş, ilan, ilân affirmatif. müspet affliction. gam affligé. gamlı affligeant. acı affliger. kahretmek, kahretmek -i affluence. kalabalık s'affoler. telaşlanmak affreux. korkunç, çok çirkin Afrique. Afrika aaag agacer. sinirlendirmek âge. yaş yaşında âge adulte. yetişkinlik âge mental. zekâ yaşı âgé. ihtiyar, yaşlı agence. acenta, acentalık, ajans l’agence Chine Nouvelle. Yeni Çin ajansının HU 23/11/07 agenda. güncel s'agenouiller. diz çökmek agent. acenta agent de police. polis memuru agent de presse. basın sözcüsü agile. çevik agilité. çeviklik agio. acyo agiter. sallamak agneau. kuzu agrandir. büyütmek agréable. hoş agréablement. hoşça agressif. agresif, saldırgan agression. tecavüz agressivité. saldırganlık agricole. tarımsal agriculture. tarım, ziraat ah bon ?. öyle mi? ah si.... keşke aaai aide. himmet, yardım aide-chauffeur, assistant, graisseur. muavin aider. yardım etmek aïe aïe. vah vah aïeul. ata aigle. kartal aigre. ekşi aiguille. iğne ail. sarımsak aile. kanat aimable. nazik aimer. beğenmek, hoşlanmak, sevmek seviyorum seviyor sever serverim severler s’aimer, faire l'amour. sevişmek ainsi. böyle, öyle, şöyle air. hava aaaj ajourner. ertelemek, talik etmek, tecil etmek, tehir etmek ajout. ek, ekleme ajouter. eklemek, ilave etmek, katmak aaal albanais. Arnavut Albanie. Arnavutluk Zaman 17/06/05 alchimiste. simyacı alcool. alkol alcool éthylique. ispirto ALENA. NAFTA alentours. civar aux alentours. civarında alerte. çevik Alexandre. İskender Algérie. Cezayir aligner. sıralamak s'aligner. sıralanmak alité. yatalak Allemagne. Almanya Allemand, Allemande. Alman allemand (langue). almanca aller, partir, s’en aller. gitmek gidiyorum gidiyorsun git gideyim gidelim gittik aller (substantif). gidiş aller au front. cepheye gitmek aller bien à. yakışmak aller-retour. gidiş dönüş, gidiş geliş aller simple. yalnız gidiş allez !. hadi, haydi alliance. ittifak allié. müttefik allô. alo allonger. uzatmak uzatın s'allonger. uzamak, uzanmak allouer. tahsis etmek allumage. yakış allumer. yakmak allumer la lumière. ışığı yakmak allumette. kibrit allusion. atıf, ima alors, dans ce cas. öyleyse alors, donc. yahu alouette. tarla kuşu alphabet. alfabe altitude. irtifa, rakım alvéole. hücre aaam amabilité. nezaket amande. badem amateur. düşkün amateur d’art. sanatsever ambassade. elçilik, büyükelçilik büyükelçiliği'ne Zaman 11/06/05 ambassadeur. büyükelçi, elçi elçisi ambigu. iki anlama gelebilen, kaçamaklı, muğlak, çapraşık ambitieux. iddialı, tutkulu ambition. ihtiras, tutku ambulant. seyyar aaame âme. can canı canım canın canınız améliorer. iyileştirmek, ıslah etmek s'améliorer. iyileşmek, düzelmek aménagement. düzen amende. ceza s'amender. tövbe etmek amer. acı américain. amerikan amérindien. Kızılderili Amérique. Amerika Amérique Centrale. Orta Amerika aaami ami. ahbap, arkadaş, dost amical. arkadaşça, dostça amidonné. kolalı amitié. dostluk dostluğun Amnesty international. Uluslararası Af Örgütü amnistie. af amnistie générale. genel af amnistier, pardonner, excuser. affetmek affedersin affedersiniz aaamo amour. aşk amour-propre. haysiyet amoureux. aşık amphétamine. amfetamin ampoule. ampul amusant. eğlenceli, eğlendirici amuser. eğlendirmek s'amuser. eğlenmek aaan an. yıl yıla yılından l'an dernier. geçen yıl analgésique. acı yitimi ananas. ananas Anatolie. Anadolu Anatolie centrale. İç Anadolu anatomie. anatomi ancien. eski ancre. çapa ancêtre. ata andalou. Endülüs âne. eşek, merkep anecdote. fıkra ange. melek Anglais. İngiliz anglais. ingilizce angle. açı angle droit. dik açı Angleterre. İngiltere anguille. yılan balığı animal. hayvan, hayvansal animation. canlandırma, canlılık animé. canlı, hareketli, işlek animer. canlandırmak, yaşatmak aaann anneau, bague. halka, yüzük yüzüğün yüzüklerin année. sene, yıl yıllar yıla yılından année parlementaire. yasama dönemi annexer. ilhak etmek, ilâve etmek annexion. ekleme, ilhak, ilhak etme annihiler. yok etmek anniversaire. doğum günü, doğum yıl dönümü, yıldönümü, yaş günü annonce. bildiri, duyuru, ilan, ilân annoncer. bildirmek bildirdi, ilan etmek HU 14/05/05 annuel. yıllık HE 04/02/05 annulaire. yüzük parmağı annulation. iptal annuler. iptal etmek aaant antalgique. acı yitimi antipathie. antipati antique. antik antiquité. antika Antiquité. İlk Çağ anxiété. anksiyete anxieux. anksiyöz aoriste. geniş zaman août. ağustos aaap apéritif. aperitif, açar apéro (familier). aperitif s'apitoyer. acımak aplomb. cesaret apocalypse. kıyamet apogée. apoje, yeröte, doruk, zirve apostrophe. kesme işareti aaapp apparaître. belirmek, görünmek, türemek appareil. araç, aygıt, cihaz, makine makineyi apparemment. görünürde, görünürlerde apparence. görünüş apparence extérieure. kılık appartement. daire dairesi appartenant. mensup appartenant à. ait s'appauvrir. yoksullaşmak appel. arayış appeler. çağırmak çağırıyorum çağırdık BZD 220 appeler (au téléphone). aramak appétit. afiyet applaudir. alkışlamak, el çırpmak applaudissement. alkış application. infaz, yürürlük appliquer. infaz etmek appliquer un jugement. bir yargıyı infaz etmek appliquer à. uygulamak apporter. getirmek getirirsin, götürmek apprécier. tadını çıkarmak, takdir etmek, beğenmek apprécier une chose en connaisseur. tadına varmak appréhender. tutuklamak, vehmetmek appréhension. vehim apprendre. öğrenmek öğreniyorum öğrenirim apprenti. çırak approbation. onay, onaylama approcher. sokulmak, yanaşmak s'approcher. sokulmak, yaklaşmak, yanaşmak approuver. onaylamak appui. dayanak, destek desteği appuyé. dayalı appuyer. dayamak, desteklemek, yaslamak s'appuyer. dayanmak, yaslanmak après. ardından, sonra après-demain. öbür gün après-midi. ikindi, öğleden sonra aptitude. beceri, beceriklilik aquarelle. sulu boya aaar arabe. Arap arachide. yer fıstığı Ararat. Ağrı Dağı arbre. ağaç ağaçım ağaca arbrisseau. fidan aaarc arc-en-ciel. gökkuşağı arche. tak archéologie. arkeoloji architecte. mimar mimarlar architecture. mimari archive. arşiv archiver. depolamak 10 ares. dönüm argent. gümüş, para param argent de poche. harçlık argent sale. haram para Argentine. Arjantin argile. kil argument. ispat aride. kurak, çorak arithmétique. aritmetik aritmetiği Zaman 03/06/05 aaarmc arme. silah silahlar silahı arme de destruction massive. kitle imha silahı armé. silahlı armée. ordu Arménie. Ermenistan armer. donatma armoire. dolap armoire à glace. çam yarması arnaque. üçkâğıt arnaqueur. üçkâğıtçı arracher. sökmek arrangement. düzenleme arrestation. tevkif, tutuklama HU 01/06/05 arrêt. durak durağı arrêt, halte, pause. mola molası arrêter. tutuklamak s'arrêter. durmak durma durdu s'arrêter (pluie ou vent). dinmek s'arrêter à. uğramak arrêter qqun. tevkif etmek arrière. art l'arrière. arka arrivée. varış arriver. varmak varır arriver à. becermek arrogance. kibir arrogant. kibirli, mağrur arroser. sulamak art. sanat artichaut. enginar article. madde, makale artificiel. yapay artisan. esnaf artiste. sanatçı aaas ascenseur. asansör Asie. Asya Asie Centrale. Orta Asya Orta Asya’da HU 27/05/05 Asie Mineure. Küçük Asya'ya aspect. görünüş asperge. kuşkonmaz aspirer. emmek aspirine. aspirin assaillir. saldırmak assassin. katil assassiner. katletmek assaut. hamle, saldırı saldırıda assemblée. kurultay assemblée des fidèles. cemaat s'asseoir. oturmak oturuyor oturuyorlar oturun s'asseoir en tailleur. bağdaş kurmak assez. epey, epeyce, hayli, nispeten, oldukça, yeterince assiéger. kuşatmak assiette. tabak assigner. tahsis etmek assistant, aide-chauffeur, graisseur. muavin association. birlik birliği, cemiyet, ortaklık, dernek derneği’nin associé. ortak associer. ilişkilendirmek assumer. takınmak assurance. güvence, sigorta, teminat assuré. sigortalı assurer sa pitance. rızkını çıkarmak aaat atelier. atölye athée. ateist (n. et adj. m. et f.), tanrıtanımaz athlétisme. atletizm Zaman 20/06/05 atmosphérique. atmosferik attaché de presse. basın ataşesi attacher. takmak tak takın, tutturmak, ataşe attaque. atak, hamle, saldırı saldırıda, tecavüz attaquer. atılmak, hücum etmek, saldırmak attardé. geri zekâlı atteindre. ermek, ulaşmak, yetişmek,varmak varır attendre. beklemek bekliyorum attendre impatiemment. dört gözle beklemek attentat. suikast attention. bakım, dikkat, ilgi, merak, sakın, üzüntü attentif. dikkatli attentivement. dikkatle atténuer. inceltmek s'atténuer. incelmek atterrir. yere inmek atterrissage. iniş attirer. çekmek attitude. davranış, tepki, tutum attraper. kapmak, yakalamak attribuer. atfetmek, isnat etmek attribut. yüklem attribution. atfetme, isnat attrister. acınmak aaau au XVIIème siècle. 17. yüzyılda au courant. haberdar au dessus de. üzerinde au fait. sırası gelmişken au fur et à mesure. gitgide, gittikçe au hasard. rasgele au maximum. en fazla au milieu de. ortasında au minimum. asgari, en az au moins. en az au moyen de. aracılığıyla, ile, vasıtasıyla au pire. en kötü ihtimalle au plus. en fazla au profit. lehinde Au revoir. Allahaısmarladık, hoşça kal(ın) au revoir !. güle güle, iyi günler! au sujet de. hususunda au visage rond. ablak aube. fecir, şafak. fajr aubergine. patlıcan aucun. hiç, hiçbir aucunement. asla audace. ataklık audacieux. atak audience. duruşma auditeur. dinleyici augmentation. artma, arttırma, artış, yükselme, zam, çoğalma augmenter. yükselmek augmenter (intr.). artmak, arttırmak, büyümek büyüdü HU 14/05/05 augmenter (tr.). arttırmak aujourd'hui. bugün aulx. sarımsaklar auparavant. öncesi auprès de. nezdinde auriculaire. küçük parmağı aussi. da, de (dahi), hem aussi … que, autant que. kadar Australie. Avustralya austère. yalın aaaut Autant en emporte le vent. Rüzgar gibi geçti autant que, aussi … que. kadar auteur. yazar yazarlar yazarı HU 02/05/05 authentique. sahici autobus. otobüs otobüsü otobüsle otobüste autocritique. özeleştiri autodéfense. meşru müdafaa autogare. otogar automatique. otomatik automobile, voiture. otomobil automne. sonbahar, güz autonome. özerk autonomie. özerklik auto-proclamé. özel-seçilmiş autorisation. izin, yetki autorisé. yetkili autoriser. müsaade etmek autoriser, permettre. izin vermek autorité. makam, salâhiyet, yetki autoroute. karayolu, otoyol otoyolun otoyollar otoyolları otoyolların otoyolda HU 14/11/07 auto-satisfaction. kendini beğenme autour. etraf autour de. etrafında autour des palombes. çakırkuşu autre. başka, başkası, diğer, gayri, öbür öbürlerinden, öteki l'autre. diğer autrefois. eskiden l'autre jour. geçen gün autre que, sans compter. -den başka Autriche. Avusturya’nın HU 17/11/07 aux environs. civarında aaav avaler. yutmak avancé. gelişmiş avancer. ileri sürmek, ileriye gitmek, ilerlemek avant. önce, önceden avant, moins (heure). kala avant la leçon, avant le cours. dersten önce avant-bras. önkol avare. açgözlü, cimri, hasis, pinti aaave avec, au moyen de. ile avec couchettes. yataklı avec un bruit de cataracte. şarıl şarıl avec un bruit de cliquetis. şıngır şıngır avec un bruit de froissement. hışır hışır avec un bruit de vaisselle cassée. şangır şangır avec un bruit métallique. şıkır şıkır avec plaisir. seve seve avec quoi ? par quel moyen ? comment ? neyle? aventure. macera, serüven aventurier. serüvenci avenue. cadde averti. haberdar avertir. ihtar etmek, ikaz etmek, uyarmak avertissement. ihtar, ikaz, uyarma, uyarı uyarısı HU 20/06/05 aveu. itiraf aveugle. kör aaavi avide. açgözlü avidité. hırs avion. uçak uçağın uçağım uçakla uçağının avion de ligne. yolcu uçak avion à réaction. jet, tepkili uçak avis. açıklama avis. beyanat, demeç, ilan, ilân avis, affiche, annonce, publicité, réclame. ilan, ilân aaavo avocat. avukat avoine. yulaf avoir 30 ans. 30 yaşında olmak avoir un accident. kaza geçirmek avoir besoin de. ihtiyacı olmak avoir comme interlocuteur. muhatap ile olmak avoir conscience. bilincinde olmak avoir la douleur d'apprendre. acı bir teessürle haber almak avoir des frais. masrafa girmek avoir envie de. canı istiyor avoir faim. acıkmak, karnı aç olmak avoir froid. üşümek avoir une fuite. damlamak avoir honte. utanmak avoir l'intention. niyetlenmek avoir mal au cœur. midesi bulanmak avoir le mal du pays. yurt hasreti olmak avoir l'occasion. ele geçmek avoir peur de. korkmak avoir pitié. acımak avoir pour but. amaçlamak, hedeflemek avoir soif. susamak, susuz olmak avoir vue sur. bakmak avouer. itiraf etmek, itirafta bulunmak avril. nisan axe. eksen ayant des taches de rousseur. abraş ayant trait à. ilişkin ayran (boisson au yaourt). ayran azalée. açalya azote. azot azur. gök bbba B.P.. P.K. bâche. yaygı backgammon. tavla badigeon. badana badigeonner. badana etmek bâfrer. abur cubur yemek Bagdad. Bağdat Bağdat'ta Zaman 11/06/05 bague, anneau. yüzük yüzüğün yüzüklerin baguette. değnek, çubuk baguette magique. sihirli değnek baie. koy bail. kira bailleur de fonds. finansör baïonnette. süngü baiser. öpücük bbbal balai. süpürge balançoire. salıncak balayage. tarama balayer. süpürmek, taramak balcon. balkon baleine. balina balivernes. safsata balle. top ballet. bale ballon. top ballot. denk (is.) ballot. top bbban banane. muz banc. bank, sıra bande. bant bande dessinée. çizgi bandeau. çatkı bandit. haydut, eşkiya bandit de grand chemin. yol kesici banlieue. banliyö, dolay banque. banka bankaya bankası banque centrale. Merkez Bankası banquet. ziyafet banquette. ranza bantam. ispenç baptiser. ad vermek, isim vermek bbbar bar (poisson). levrek baraque. salaş baratineur. palavracı barbe. sakal barbu. sakallı barque. kayık, sandal barrage. bent barrer la route. önüne geçmek barrette. toka bartavelle. taş kekliği bbbas bas, peu profond. sığ bas. alçak bas. engin bas. çorap basane. meşin basilic. fesleğen basket-ball. basketbol bassement. alçakça bassin. havuz havzalari les bassins d'eau potable. içme suyu havzalari bbbat bataille. muharebe Bataille de Manzikert. Malazgirt Savaşı (1071) bâtard. piç bateau. gemi gemiyle, tekne bateau à vapeur. vapur bâtiment. bina bâtiment, immeuble. apartman bâtir. inşa etmek bâton. değnek battage. harmanlar battre. çarpmak çarptım, darbetmek battre des ailes. kanat çırpmak se battre. savaşmak se battre à coups de poings. yumruklaşmak battu. yenik baudet. eşek bavard. geveze, çalçene, çenesi düşük bavardage. gevezelik bavarder. gevezelik etmek, sohbet etmek baver (de colère). köpürmek (mec.) bbbe béat. mesut beau. güzel güzeli, yakışıklı beaucoup. bir hayli, çok, çokça beaucoup de. bir hayli, birçok beaucoup réfléchir. kafa yormak beau-frère. bacanak, enişte, kayınbirader beau-père. kayınpeder beauté. güzellik bébé. bebek bebeği bebeğin bebekte bebekler bebeklerde bec. gaga bécasse des bois. çulluk bécassine des marais. su çulluğu Belge. Belçikalı Belgique. Belçika bélier. koç belle-mère. kayınvalide, kaynana bénéfice. kar, kâr, kazanç, leh, yarar bénéficiant d'une immunité. dokunulmaz bénéfique. hayırlı bénévole. gönüllü bénir. kutsamak berceau. beşik berger. çoban bergeronnette. kuyruk sallayan berner. kazıklamak besace. heybe besoin. ihtiyaç ihtiyacı béton. beton beurre. tereyağı, yağ yağı bbbi bibliothèque. kitaplık (meuble), kütüphane bien. güzel güzeli, güzelce, iyi, pek, peki bien (substantif). mal bien connu. maruf bien au contraire. tam tersine bien élevé. iyi huylu, terbiyeli bien-être. refah bienfaiteur. yardımsever bien que. rağmen bien sûr. tabii bien sûr, volontiers. hay hay bienfaits. iyilik, lütuf, nimet bienfaiteur. hayırsever bienheureux. mesut biens. mal bientôt. biraz sonra bientôt, sous peu. yakında bienvenue !. hoş geldiniz bière. bira bijou. mücevher bijouterie. kuyumculuk bijoutier. kuyumcu, mücevherci bile. öd billet. bilet bisou. öpücük bistrot. meyhane bite. kus, sik, yarak bizarre. acayip, garip, tuhaf bizuth. acemi bbbl blâmer. sitem etmek blanc. ak, beyaz a été blanchi, acquitté (Michel Jackson). aklanmak aklandı HU 14/06/05 blanchir. ağarmak blanchisserie. çamaşırhane blé. buğday blessé. yaralı blesser. acıtmak blessure. yara, zarar zararı bleu. acemi, mavi bleu marine. lacivert bloc. kitle bloc-notes. not defteri blocus. abluka blond. sarışın sarışınları se bloquer. takılmak bbbo bobard. martaval, palavra bœuf. sığır, öküz boire. içmek içer iç! içeyim içti bois. ahşap, orman, tahta boisson. içecek, içki boisson forte. içki boîte. kutu kutusu boîte aux lettres, boîte postale BP. posta kutusu PK boîte de conserve. teneke boîte de vitesses. şanzıman boiter. topallamak boiteux. aksak boitiller. aksamak bol. kap, kâse Bolivie. Bolivya HU 14/06/05 bombe à retardement. saatli bomba bbbon bon. iyi, peki, tamam bonne année. iyi seneler, iyi yıllar bon appétit !. afiyet olsun bon courage !. kolay gelsin! bon goût. zevk bon marché, pas cher. engin, ucuz ucuzu bon travail !. iyi çalışmalar bon voyage !. iyi yolculuklar! bond. hamle, hoplama bonheur. keyif, mutluluk mutluluklar, saadet bonjour. günaydın, merhaba bonjour !. iyi günler! bonne fête. bayramınız mutlu olsun, kutlu olsun hu 08/03/05 bonne santé. sağlık bonnet. başlık bonneteau. üçkâğıt bonneterie. tuhafiyeci bonneteur. üçkâğıtçı bonsoir. iyi akşamlar bonté. iyilik bord. kenar, kıyı kıyısı kıyıları börek (pâtisserie fourrée). börek Bosnie-Herzégovine. Bosna-Hersek Bosphore. Boğaz, Boğaziçi bosquet. koru, kuruluk bossu. kambur botte. bot, çizme. csizma bottine. bot bbbou bouche. ağız bouché. tıkalı bouchée. lokma boucher. kasap boucher. tıkamak boucle. ilmik boucle d'oreille. küpe boue. çamur bouffon. dalkavuk bouger. hareket etmek bouillir. kaynamak boulanger. fırıncı boulangerie. fırın boule de neige. kartopu boulet de canon. gülle boulettes. köfte boulevard. bulvar Bulvarı'nda bourde. halt bourdonnement. homurtu, vızıltı bourdonner. homurdanmak, vızıldamak bourg. kasaba bourré. yüklü bourreau. cellât celladı bourse (d'étude). burs Bourse des valeurs mobilières d’İstanbul. İMKB : İstanbul Menkul Kıymetler Borsası bout. uç bouteille. şişe boutique. dükkan boutique (de luxe). butik bouton. düğme bovin. sığır boycott. boykot boycotter. boykot etmek BP boîte postale. PK posta kutusu bbbr branche. dal brancher. takmak tak takın bras. kol kolu kollarında kolunuzu brasero. mangal brave. yiğit yiğidin bravo !. maşallah ! bref. kısa Brésil. Brezilya brigade. tugay brigand. haydut brillance. parlaklık brillant comme un sou neuf. pırıl pırıl briller. parlamak, parıldamak briquet. çakmak brise marine. meltem brisr, casser. kırmak kırdı kırmadım brochette. şiş brochette de viande. şiş kebap brocoli. brokoli broder. dokumak bronzer, se mettre au soleil. güneşlenmek üstsüz güneşleniyor güneşlendi HU 09/08/07 brosse. fırça brosse à cheveux. saç fırçası brosse à dents. diş fırçası brosser. fırçalamak fırçaladım brouhaha. hayhuy brouillard. sis se brouiller avec qqn. bozuşmak brouter. otlamak broyer du noir. kara kara düşünmek bru. gelin bruit. gürültü, rivayet bruit de cataracte. şarıltı bruit de craquement. çat bruit de froissement. hışırdama, hışırtı bruit de métal entrechoqué (pi. şıkırtı $$$ bruit de vaisselle cassée. şangırtı brûlé. yanık brûler (intr.). yanmak yandı brûler (tr.). yakmak brume. sis brumeux. sisli brun. yağız brunir. esmerleşmek brunir. esmerleştirmek bruyamment. gürül gürül bruyant. gürültülü bbbu buanderie. çamaşırlık bûche. odun budget. bütçe buffet. büfe buisson. çalı, çalılık Bulgare. Bulgar bulgare. bulgarca Bulgarie. Bulgaristan bulletin. bülten bureau. büro, ofis, yazıhane bureau de poste. postane, postahane bureau des objets trouvés. kayıp eşya bürosu bureaucratie. bürokrasi bürokrasisinin burnous. bornoz busard. delice busard cendré. çayır delicesi busard des roseaux. saz delicesi busard Saint-Martin. gökçe delice buse. şahin buse variable. şahin but. amaç, gol, hedef, meram butin. ganimet ccca c'est au cadi de le faire. kadıya düşer c'est-à-dire. yani c'est pourquoi. onun için c'est tout. o kadar c'est vrai. sahi ça fait longtemps. uzun zamandır ça va mal entre eux. araları açık cabane, cabine, masure. kulübe cabine. kabin, kamara caboche. saksı cacahuète. yer fıstığı cacao. kakao caché. gizli cache-col. atkı cacher. saklamak cachet. damga cachot. hücre cadavre, mort. ölü, ceset, kadavra cadeau. armağan, hazine, hediye cadi. kadı cadre. çerçeve cafard. hamamböceği café. kahve kahvesi kahveye kahveyi kahveniz café sans sucre. acı kahve café turc. Türk kahvesi cage. kafes cahier. defter cahoter, trembler. sarsılmak sarsılıyor HE 12/01/05 caïd. külhanbeyi caille. bıldırcın caille des blés. bıldırcın caïque. kayık Le Caire. Kahire Zaman 17/06/05 caisse. kasa cccal calamité. afet, felaket, felâket felâkettir calcium. kalsiyum HU 04/01/07 calculé. hesaplı calèche. fayton aux calendes grecques, à la Saint-Glinglin, à la semaine des quatre jeudis. çıkmaz ayın son çarşambası, çıkmaz ayın son perşembesinde califat. hilâfet calme. sakin, uslu calmer. yatıştırmak se calmer. rahat etmek, sakin olmak, sakinleşmek, yatışmak cccam camarade. kafadar, yoldaş cambriolage. soygun cambrioleur. soyguncu camelot. işportacı caméra. kamera camion. kamyon camionnette. kamyonet kamyonete camp. kamp camp militaire. ordugâh campagne. kampanya, kır, sefer campagne (élections). seçim yarışı cccan Canada. Kanada canapé. kanepe canard. ördek canard. yalan haber cancanier. dedikoducu cancer. kanser kanseri cancer du sein. meme kanseri HU 17/05/05 cancérigène. kanserojen HU 28/07/06 candidat. aday adaylar, namzet candidature. adaylık, başvuru başvuruda, namzetlik canif. çakı cannelle. tarçın canon. top cantine. kantin canular. yalan haber canyon. kanyon caoutchouc. kauçuk cccan cap. burun burnum burnumu cap. rota capable. yetenekli capacité. iktidar, yetenek capitaine. kaptan, yüzbaşı capitale (ville). başkent başkenti başkentte, başşehir Zaman 05/06/05 capot. kaporta Cappadoce. Kapadokya caprice. naz car, parce que, puisque. çünkü caractère. benlik, harf, huy, karakter, nitelik, vasıf caractère, personnalité. kişilik caractère secret. açmaz caractériser. belirlemek, vasıflandırmak caractéristique. tipik caresse. okşayış caresser. okşamak carafe, cruche, pichet. sürahi carnet. karne Caroline du Nord. Kuzey Carolina HU 20/06/05 carotte. havuç carré. kare carte. cüzdan cüzdanı, kart kartı carte d’étudiant. paso carte(géographique). harita haritasi carte d'identité. nüfus cüzdanı carte de presse. basın kartı carte de séjour. oturma kartı carte de vœux. tebrik kartı carte à jouer. iskambil cartouche. fişek cccas cas. durum durumu cas. vaka caserne. kışla casque. miğfer, tolga cassé. bozuk, kırık casser. koparmak koparmayın, kırmak kırdı kırmadım, parçalamak se casser. kırılmak kırıldı casserole. tencere casserole à café turc. cezve cassolette. güveç cassure. kırık castagnette. çalpara castré. iğdiş castrer. iğdiş etmek cccat catastrophe. afet, facia faciada faciasının, felaket, felâket felâkettir catéchisme. dersiam catéchiste. dersiam $$$ Caucase. Kafkas cauchemar. kabus cause. neden nedeni, sebep causer. neden olmak causer du souci. kaygılamak causerie. konuşma cavalier. süvari cave. bodrum, mahzen caverne. in, mağara caviar d'aubergines. patlıcan salatası ccce ce. bu, şu céder. çökmek cèdre. sedir ağacı ceinture. kemer cccel cela n'a pas avancé d'un poil. koyduğum yerde otluyor cela suffit. yeter célèbre. meşhur, tanınmış, ünlü célébrer. kutlamak célébrité. ün, şöhret céleri. kereviz célibataire. bekâr, mücerret celle-là. o ona cellule. hücre celui-ci. bu celui-là. o ona, şu cccen cendres. kül cendrier. kül tablası, küllük la Cène. son yemek yemeği censure. sansür HU 17/06/05 cent. yüz centime. kuruş centrale nucléaire. atom enerji santralı, nükleer santral centralisme. merkezcilik, merkeziyetçilik centraliste. merkezci, merkeziyetçi centre. merkez merkezi centre commerçant. çarşı Centre de recherche technologique. Teknoloji Araştırma Merkezi, TEKAM cependant. meğer cercle. daire cercueil. tabut céréale. hububat, tahıl céréales. hububat cérémonie. tören cérémonie de mariage, noce. düğün cerf-volant. uçurtma cerise. kiraz cerisier. kiraz ağacı certain. belirli, kesin, kimi certains. bazı, birtakım, kimileri certifier. gerçekleştirmek cerveau. beyin cervelle d'oiseau. kuş beyni ces derniers temps. son zamanlarda cessez-le-feu. ateşkes ceux-ci. bunlar ceux-là, ils, eux. onlar, şunlar ccch chagrin. acı, acık, keder chagriner. kahretmek -i chaîne. zincir chair. et chaise. iskemle, sandalye chaleur. hararet, sıcaklık, ısı chalvar. şalvar chambre. oda odanın odanız odası Chambre de commerce d’Ankara. Ankara Ticaret Odası'nın ATO Chambre de Commerce d’Izmir. İTO : İzmir Ticaret Odası chambre à coucher. yatak odası chameau. deve chamelier. deveci champ. kır champ. tarla tarlaları champ de bataille. muharebe meydanı champagne. şampanya champignon. mantar chance. şans chancelier, secrétaire d'état. müsteşar chandelle. kandil kandili changement. değişiklik changement de cap. rota değişikliği changer (de l'argent). bozdurmak changer (intr.). değişmek changer (tr.). değiştirmek changer de l'argent. para bozdurmak changer de sexe. cinsiyet değiştirmek chanson. türkü, şarkı şarkısı chanson populaire. türkü chanter. şarkı söylemek söylüyorum söyler chanter (une chanson). söylemek söylüyorum söyler chapeau. şapka chapitre. bölüm, fasıl chaque. her charbon. kömür kömürü charge. sıkı, yük charge à blanc. kuru sıkı chargé. yüklü chargé de. görevli charger. sıkılamak, yüklemek chariot de marchand ambulant. işporta charmant. sevimli charme. büyü charpentier. dülger chasser. kovalamak chasser de. kovmak chat. kedi kedileri kedisi kediyi kediye châtaigne. kestane château. kale chatouiller. gıdıklamak châtrer. iğdiş etmek chaud. sıcak sıcaktır opp soğuk chaudron. kazan chauffage central. kalorifer chauffer. ısınmak, ısıtmak chauffeur. sürücü, şoför, kaptan chaussette. çorap chaussettes. çorap chaussure. ayakkabı chauve. kel ccche chef. lider, önder, şef chef de clan. ağa chef de famille. aile reisi cheik, cheikh. şeyh cheikh al islam. şeyhülislam chemin, route. yol yolları yolda cheminée. baca chemise. gömlek chemise de nuit. gecelik geceliği chemisier. bluz chêne. meşe meşesi pmo004 39 chèque. çek çeki cher. pahalı cher. sayın chercher. aramak chercheur. araştırmacı chéri. sevgili chétif. cılız, eneze, nahif chèvre. keçi cheval. at atı atım atıyla atının cheval de Troie. Truva atı chevalier. şövalye chevalier arlequin. kara kızıl bacak chevalier cul-blanc. yeşil düdükçün chevalier guignette. dere düdükçünü chevalier sylvain. orman düdükçünü cheveu. saç saçım, tel cheville. bilek, ayak bileği chewing-gum. ciklet chez moi. bende, evimde BZD 110 chialer. zırlamak, zırıldamak chic. şik chien. köpek köpeği chier. sıçmak chiffre. rakam chimère. hülya Chili. Şili Şili'de HU 14/06/05 Chine. Çin chinois. Çince chiottes. helâ chirurgien. cerrah choc. şok chocolat. çikolata, çukulata choisir. seçmek, tercih etmek choix. seçim seçimi seçimlerde cholestérol. kolesterol HU 04/01/07 chômage. işsizlik chômeur. işsiz chose. nesne, şey şeyden şeyi chose en soi. olgu, vakıa chose étrange. acibe chou. lahana choucas. küçük karga choucas des tours. küçük karga chrétien. hıristiyan christianisme. hıristiyanlık chuchotement. fısıltı chuchoter. fısıldamak chute. çöküş Chypre. Kıbrıs Kıbrıs’ta HU 27/05/05 Chypre du Nord. Kuzey Kıbrıs ccci cible. hedef ciel. gök, gökyüzü ciel (couleur). gök göğe ciel plombé. esmer gökyüzü cigarette. sigara cigogne. leylek cil. kirpik ciment. çimento cimetière. mezarlık cinéma. sinema sinemaya cinq. beş beşte cinq par cinq. beşer beşer cinquante. elli cinquième. beşinci cintre. askı circoncis. sünnetli circoncision. sünnet circonstance. durum durumu circulation. trafik ciré. muşamba cireur de chaussures. boyacı cirrhose. siroz citadelle. kale citer. anmak citron. limon citronnade. limonata citronnier. limon ağacı civil. sivil, medeni civilisation. medeniyet, uygarlık civilisé. medeni, uygar cccl clair. belli, aydınlık clair (couleur). açık clair de lune. mehtap clairon. borazan clairsemé. seyrek clan. boy claquer. çarpmak çarptım claquer la porte. kapıyı çarpmak clarinette. klarnet clarté. aydınlık classe. sınıf classe. tabaka classe, position. mevki mevkide classer. dosyalamak classes supérieures. üst tabaka claudiquer. topallamak clavier. klavye clé. anahtar, açacak, açar cliché, photo, photographie. fotoğraf Güneş client. müşteri climatisation. soğutma clique. hizip cliquer. tıklamak tıklayınız cliqueter. şıngırdamak cliquetis. şıngırtı cloche. çan cloison. bölme clone. klon clôture. çit clou. çivi cloué au lit. yatalak club. kulüp kulübü kulübünün club. lokal ccco cobaye. kobay coca. koka cocaïne. kokain cocktail. kokteyl kokteyli code, règle, loi. kanun, kuralları BZD 104 code civil. medeni kanun cœur. gönül, kalp kalbi kalbine kalbim, yürek coffre. sandık coiffeur. berber coiffeur. kuaför coin. köşe coïncidence. rastlantı coïncider. uymak, çakışmak coing. ayva cccol col. yaka colère. hiddet colis. koli collaboration. işbirlik collaborer. işbirliği yapmak colle. yapıştırdı collectif. toplu collectionner. biriktirmek collectivité. câmia, toplum collège. orta okul collègue. meslektaş coller. yapıştırmak coller à. yapışmak collier. kolye colline. tepe colombe. güvercin colonie. koloni colonie. sömürge colonne vertébrale. omurga colorer. boyalamak cccom coma. koma combat. mücadele, savaş, savaşım savaşında combattre. mücadele etmek, mücadele vermek combien. ne kadar combien (de). kaç kaçı kaçta combiné téléphonique. telefon ahizesi comestible. yenilebilir comique, ridicule. gülünç comité. komisyon, komite, kurul kurulu commandant. kumandan commande. sipariş commander. sipariş etmek, ısmarlamak, emir vermek comme. gibi comme on le sait. bilindiği üzere comme-ci comme-ça. şöyle böyle comme si. sanki comme une toupie. fırıl fırıl commencement. başlangıç commencer. başlamak başlıyorum commencer à. atılmak comment. nasıl comment ? avec quoi ? par quel moyen ?. neyle ? comment vous appelez-vous ?. isminiz ne? commentaire. yorum, şerh commentateur. yorumcu commenter. yorumlamak commérage. dedikodu commerçant, marchand. tüccar tüccarın tüccarların commerce. alım satım, ticaret commis. çırak commissaire. komiser commissariat. karakol karakolda commission. komisyon Commission Européenne. AB Komisyonu commode. çekmeceli dolap commun. ortak communauté. topluluk, toplum communication. bildirişim, haberleşme, iletişim, komünikasyon communiquer. bildirmek bildirdi, haberleşmek HU 14/05/05 communiste. komünist compact. yoğun compagnie, société. şirket şirketten Compagnie Aérienne Turque. THY : Türk Hava Yollari. Turkish airlines compagnon. yoldaş comparable. karşılaştırılabilir comparaison. karşılaştırma comparer. benzetmek, karşılaştırmak compassion. sevecenlik, şefkat compatir. acımak compatissant. sevecen, şefkatli compatriote. vatandaş, yurttaş compétence. yetki compétent. yetenekli, yetkili compétition. rekabet complet. tam, tüm compléter. tamamlamak complice. suç ortağı complicité. suç ortaklığı, yardakçılık compliqué. çapraşık complot. suikast comploteur. suikastçı comportement. davranış, tavır, tutum comporter. içermek composer. bestelemek, oluşturmak composition. beste compréhension. anlama, anlayış comprendre. anlamak anlıyor, kavramak compris, inclus. dahil opp hariç compromis. uzlaşma comptabilité. hesaplaşma, muhasebe comptable. muhasebeci, muhasip, sayman comptant. peşin compte. hesap hesabı, sayma compte bancaire. banka hesabı compter. saymak comptoir. tezgah cccon concéder. ödünlemek concéder une défaite. abandone etmek concernant. hakkında, ilişik, üzerinde, dair concerné. ilgili concerner. ilgilendirmek concession. taviz, ödün, ödünleme concierge. kapıcı conciergerie. kapıcılık concis. veciz conclure (arg.). halletmek (arg.) concombre. salatalık concorde. dirlik concourir. yarışmak concours. yarışma concret. konkre, müşahhas, somut concrétiser. somutlaştırmak concurrent. rakip condamné. hükümlü, mahkûm condamner. cezalandırmak condiment. salça condition. durum durumu, hal, hâl condition. şart conduire. götürmek conduire (une voiture). araba kullanmak, sürmek sür, araba sürmek cône. koni conférence de presse. basın bildirisi, basın toplantısı confesser. itiraf etmek confession. itiraf confiance. güven, itimat confiance en soi. kendine güven confiant. güvenen confirmation. onaylama confirmer. doğrulamak, gerçeklemek confiture. reçel reçeli conflit. çatışma conformément à la loi. kanunen conformité. uygunluk confort. rahat confortable. konforlu, rahat confrérie. tarikat confronté. mâruz congélateur. dondurucu congeler. dondurmak congrégation. cemaat congrès. kongre conjoncture. durum durumu conjugaison. fiil çekimi, birleşme, çekim connaissance. bilgi, tanıdık connaître. tanımak tanıyor connaître, savoir. bilmek bilmiyorum connecter. bağlamak, birleştirmek connexion. irtibat connotation. anlam connu. malum, tanınmış conquérant. fatih conquérir. fethetmek, almak conquête. fetih conscience. bilinç, vicdan, şuur conseil. kurul kurulu conseil. danışmanlık, müşavirlik, tavsiye Conseil de l’enseignement supérieur. YÖK: Yüksek Öğretim Kurulu conseil exécutif. yürütme kurulu conseil des ministres. Bakanlar Kurulu Conseil de sécurité des Nations Unies. BM Güvenlik Konseyi’nde Zaman 06/06/05 Conseil pour la Sécurité nationale. MGK : Milli Güvenlik Kurulu Conseil supérieur de la Radio et de la Télévision. RTÜK : Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na Zaman 21/06/05 conseiller. danışman danışmanı, müşavir conseiller. tavsiye etmek consentement. rıza consenti. razı consentir. razı etmek, rıza göstermek conséquence. netice, sonuç conserver. saklamak considération. saygı considérer, compter. saymak consigne. emanet consolation. teselli consommation. tüketim consommer. tüketmek consonne. sessiz harf, ünsüz conspirateur. suikastçı conspiration. suikast constamment. devamlı constatation. tespit constater. tespit etmek constituer. oluşturmak, teşkil etmek constitution. anayasa, bünye, teşkil constitutionnel. anayasal constructif. yapıcı construction. inşa, inşaat, yapı, yapım construire. inşa etmek, yapı yapmak consultation, inspection. muayene contact. kontak, temas contaminer. bulaşmak, bulaştırmak conte. hikaye, masal contempler. seyretmek contemporain. çağdaş contenir. içermek content. memnun contenter. memnun etmek contenu. içerik, kapsam contester. itiraz etmek contexte. bağlam continent. kıta kıtada kıtası kıtalar contingent. kontenjan continu. devamlı continuation. devam devamı continuel. devamlı, sürekli continuer. devam etmek, sürdürmek continuer sa route. yoluna devam etmek contracter. büzmek contraire. aksi, karşı contrariété. aksilik contrat. sözleşme contre. aleyh, aleyhinde, aleyhine de contrebande, fuyard, réfugié. kaçak Zaman 16/06/05 contrefaçon. taklit contrefaire. taklit etmek contrefait. sahte contribuable. mükellef contrôle. denetim contrôle des naissances. aile plânlaması contrôler. denetlemek, kontrol etmek convenable. uygun convenir. uymak conversation. muhabbet, sohbet conversation (téléphonique). görüşme converser. söz etmek conviction. kanaat convier. davet etmek convoi. kafile coopération. işbirliği copain, ami. arkadaş Copenhague. Kopenhag copie. kopya, suret copier. kopyalamak copropriétaires. ortak sahipler coq. horoz coquetterie. naz coquillage. deniz kabuğu coquille. kabuk kabuğu cccor corbeau. kuzgun corbeau freux. ekin kargası corde. ip, sicim cordonnier. kunduracı, ayakkabıcı cormoran. karabatak corne. boynuz corneille. karga, leş kargası corneille noire. leş kargası cornichon. kornişon corporation. esnaf corps. beden, cisim, gövde, vücut vüçudu correspondre. mektuplaşmak, uygun gelmek, uymak, örtüşmek corriger. düzeltmek corrompre. bozmak corrompu. bozulmuş corrosion. korozyon Corse. Korsika cortège. kafile cosmique. acunsal cosmos. acun côte. eğe, kaburga côté. taraf, yan cccou cou. boyun boynum couche. kat katta couche. tabaka coucher de soleil. güneşin batışı se coucher (soleil). batmak battı batmadı coude. dirsek dirseğimi coudre. dikiş dikmek, dikmek couler. akmak, batmak battı batmadı couler en murmurant. şırıldamak couleur. renk coulisse. kulis coup. darbe coup de baguette. değnek coup à blanc. kuru sıkı coup dur. darbe coup d'état. hükümet darbesi coup de poing. yumruk coup de sonnette inattendu. çat kapı coup du sort. darbe coupable. suçlu coupe. kadeh coupe de cheveux. saç kesme coupe-faim. iştah kesici coupé en tranches. söğüş couper. kesmek kesti couper la connexion. bağlantıyı koparmak koparmayın couple. çift couple marié. karı koca coupon. kupon coups. dayak coupure. kesim, kesinti, kesme cour. avlu La Cour Européenne des Droits de l’Homme. Avrupa İnsan Hakları Mahkeme Mahkemesi'ne, AIHM HU 01/06/05 courage. cesaret, yiğitlik courant. akıntı courant. carî courant d'air. cereyan courbe. yay courbé. eğri courber. bükmek courgette. kabak, sakız kabağı courir. koşmak koş koşuyorlar courrier. ulak courrier, poste. posta cours, leçon. ders dersler dersten önce cours. kurs cours d'eau. çay çayı course. koşu, yarış courses. alış veriş court. kısa courtepointe. yorgan courtois. ince cousin, cousine. yeğen, kuzen coussin, oreiller. yastık couteau. bıçak. bicska coutume. gelenek, görenek, âdet, örf couturière. terzi couvert. kapalı couverture. kap, yorgan, örtü örtüsü, battaniye couverture de livre. kapak couvrir. kaplamak, kapsamak, örtmek couvrir les dépenses. masrafları karşılamak cow-boy. kovboy cccr crac. çat crachat. tükürük cracher. tükürmek craie. tebeşir craindre. korkmak craindre sans raison. vehmetmek craintif, peureux, lâche. korkak korkağım korkaksın crâne. kafatası crapaud. kara kurbağa craquer. çat etmek cravache. kamçı kamçısı, kırbaç cravacher. kamçılamak cravate. kravat crayon. kalem kalemi kalemin cccre créance. alacak créateur. tasarımcı, yaratıcı créatif. yaratıcı création. yaratma, yaratılış créature. yaratık crédit. kredi crédule. bön créer. meydana getirmek créer. yaratmak yarattı crème. kaymak, krem, krema crêpe, galette. gözleme crépuscule. alaca karanlık crétois. gırıtlı creuser. kazmak, oymak creux. oyuk, çukur crevé. patlak crever. gebermek crever, éclater. patlamak patladı crevette. karides cccri cri. haykırış, çığlık crier. bağırmak, haykırmak crier à qui mieux mieux. bağrışmak crime. cinayet crise. buhran, bunalım, kriz, nöbet cristal. kristal critère. kıstas, ölçüt la critique. eleştiri, kritik, tenkit le critique. eleştirici, tenkitçi critiquer. eleştirmek, tenkit etmek cccro Croatie. Hırvatistan Zaman 17/06/05 crochet. kanca croire. inanmak inanmıyorum, sanmak croiser (les bras). kavuşturmak croiseur. kruvazör croissant. kruvasan Croissant Rouge. Kızılay croix. haç crotale. çalpara cccru cru. ham, çiğ cruauté. gaddarlık cruche. sürahi, testi cruche en cuivre. güğüm cruel. gaddar crustacé. kabuklu cccu cuiller, cuillère. kaşık cuir. deri cuir de mouton. meşin cuire. pişmek cuire à la vapeur. buğulama cuisine. mutfak cuisinier. aşçı cuisse. but budu, kalça cuisse de poulet. tavuk budu cuivre. bakır cul. göt culminer. zirvesine ermek culpabilité. suçluluk culte. diyanet cultivé. kültürlü culture. kültür kültürü cupide. açgözlü curieux. meraklı, tuhaf curiosité. acibe, merak cynisme. kinizm ddda d'abord. başta, önce d'accord. oldu, olsun, olur, razı, tamam d'actualité. geçerli d'ailleurs. ayrıca d'après moi. bence d'aujourd'hui. bugünkü d'un autre côté. diğer taraftan, öte yandan d'autre part. ayrıca d'un bout à l'autre. baştan başa d'emprunt. ödünç d'hier. dünkü d'une manière insistante. ısrarcı bir şekilde d’un seul coup. birden dahlia. yıldız çiçeği Damas, Syrie. Şam dame. bayan, hanım dandy. hoppa Danemark. Danimarka danger. tehlike dangereux. tehlikeli dans. içinde dans ce cas. o halde dans l'intérêt. lehinde dans le domaine de. alanında dans les environs. buralarda dans une semaine. haftaya danse. dans danser. dans etmek datant de. kalma -den date. tarih tarih tarihleri dauphin. yunus ddde de base. temel de belle manière. güzelce de ce genre. falan de ce point de vue. bu bakımdan, bu yönden de droite. sağcı de l'environnement. çevresel de façon exhaustive. etraflıca de façon urgente. âcilen de force. yaka paça, zorla de même. keza de monte. binek de nouveau. tekrar, yeniden, yine de la part de. tarafından de plus. üstelik de première fraîcheur. çiçeği burnunda de principe. ilkeli de rien. bir şey değil de soi-même. kendi kendine de temps en temps. zaman zaman de tête. fikren de toute façon. nasıl olsa déambuler. gezinmek débandade. cızlam débarquer. karaya çıkmak débats. duruşma, müzakere débattre. tartışmak débile mental. geri zekâlı débordé. coşkun, taşkın déborder. taşmak taştı déborder en bouillant. köpürmek débrayage. debriyaj début. baş başımı, başlangıç débutant. acemi, acemî dddec décalage horaire. saat farkı décamper. tüymek décembre. aralık déception. hayal kırıklığı, kırıklık décès. ölüm déchet. atık, fire déchiré. yırtık déchirer. yırtmak décidé. kararlı décider. karar vermek, kararlaştırmak décision. karar, kararlılık déclaration. açıklama, beyan, beyanat, demeç déclarer. söylemek déclencher. koparmak koparmayın, tetiklemek décoller. havalanmak déconnecter. ayırmak, bağlantıyı koparmak koparmayın décorer, orner. süslemek, bezemek découvrir. keşfetmek keşfetti décret. hüküm décrire. betimlemek, tanımlamak, tarif etmek décrocher le téléphone. telefon açmak déçu. hoşnutsuz dédaigner. tahkir etmek dédain. tahkir dedans, intérieur. içeri dedans. içeride déesse. tanrıça défaire. bozmak défaut. defo, eksik, eksiklik, kusur, çatlak défaut, excuse. özür défectueux. defolu, eksik défendre. kayırmak, müdafaa etmek, savunmak défendu. yasak défense. müdafaa, savunma défenseur. kayırıcı définir. tanımlamak définition. tanım dégât. ihlâl dégoter (argot). konmak (argot) dégoûté, las. bıkkın dégradation. bozulma, çürüme degré. derece, had déguster. tadını çıkarmak dehors. dışarı, dışarıda déjà. az önce, daha şimdi, henüz, yeni déjeuner. öğle yemeği dddel délicat. hassas délicat. ince délicatement. incelikle délicieux. enfes, leziz, lezzetli, nefis délirer. abuk sabuk konuşmak délirer sur. çıldırmak délit. suç délivrance. kurtuluş délivrance (d’un document). veriliş délivrer. kurtarmak déluge. tufan dddem demain. yarın yarına demande. başvuru başvuruda, dilekçe, talep, rıca demander. istemek istiyoruz istiyorsunuz istersiniz, rica etmek, sormak, talep etmek demander l'avis. akıl danışırmak, akıl sormak demander la permission. izin almak démarrer. hareket etmek, kalkmak kalıyoruz kalmadı déménager. evde taşınmak taşındık demeure. köşk demeuré. abullabut demi. yarım (et) demi. buçuk buçukta démission. çekilme démissionner. istifa etmek démocrate. demokrat démocratie. demokrasi démocratique. demokratik démontrer. ispat etmek déni. inkâr dénier. inkâr etmek dénoncer. ihbar etmek dénonciation. ihbar dénouer. çözmek dense. koyu, yoğun densité. yoğunluk dent. diş dentelle. dantel dentiste. dişçi dddep départ. kalkış département, préfecture, province, région. il iller illerin, ilçe dépendance. bağımlılık, tâbiiyet dépendant. bağımlı dépendant de. bağlı dépense. masraf masrafa masrafları, sarf dépenser. harcamak, sarf etmek dépenses. gider dépensier. hovarda, müsrif, savurgan, tutumsuz déplorable. acınacak déployer. sermek dépôt. emanet dépouiller. soymak dépression. çukur depuis. -den beri, itibaren -den depuis longtemps. çoktan beri député. mebus (esk.), milletvekili, parlamenter, vekil ddder dérangé. kaçık dérangement. rahatsızlık dérangement, panne. arıza dérision. alay dérivé. müştak, türev dériver. türemek dernier. son sonu sonunda, sonuncu dernière minute. son dakika dernière mise à jour. Son Güncelleme HU 30/05/05 Le dernier tango à Paris (film avec Marlon Brando). Paris’te Son Tango. Last tango in Paris HU 21/07/07 derrière. ardında, arka, arkasında derrière. geri, kıç, peşinde, popo dés. oyun zarları dès maintenant. şimdiden désagréable. tatsız désarmement. silahsızlandırma, silahsızlanma désarmer. silahsızlandırmak désastre. bela, felaket, felâket felâkettir désastreux. feci descendre. inmek description. tarif désert. çöl désert (adj.). tenha désespéré. umutsuz, çaresiz, ümitsiz déshabiller, dépouiller, dévaliser. soymak déshonneur. yüz karası design. tasarım designer. tasarımcı désigner. belirtmek, işaret etmek désinfecter. ilaçlamak désir. arzu désirer. arzu etmek désobéir. itaatsizlik etmek désobéissance. isyan, itaatsizlik désolé. üzgün, ıssız désordonné. düzensiz désormais. artık, bundan böyle, gayri, şimdiden dessein. meram dessert. tatlı dessin animé. çizgi film dessous, sous. alt dessous-de-table. rüşvet destin. kader destinataire. alıcı destituer. devirmek destroyer. savaş gemisi destruction. imha, tahrip, yıkma détacher. ayırmak, koparmak koparmayın détail. ayrıntı, detay, teferruat au détail. perakende détecteur de mensonges. yalan makinesi détective. dedektif, detektif détective privé. özel detektif déteindre. solmak déteint. soluk détermination. belirleme, kararlılık déterminé. kararlı déterminer. belirlemek, kestirmek, saptamak, tespit etmek détourner. kaçırmak kaçırdı détraqué. aksak détritus. çöp détroit. boğaz. throat, neck, fauces, mountain pass, bosphorus, constriction, gorge, gullet, sound, strait, swallow, throttle, whistle détrônement. hal, hal -l'i détruire. harap etmek, imha etmek, tahrip etmek, yıkmak dette. borç dettes. düyun (esk.) deuil. acık, yas. gyász HU 15/02/05 deux. iki ikiye deux chacun. ikişer deux par deux. ikişer ikişer deux-points. iki nokta deuxième. ikinci dévaliser. soymak devant. ön dévaster. harap etmek, tahrip etmek développé. gelişmiş développement. gelişme développer. geliştirmek devenir. hale gelmek, hâle gelmek, haline gelmek, kesilmek devenir définitif. katileşmek devenir fou. çıldırmak devenir sec. kurumak devenir un symbole. abideleşmek dévier. sapmak devin. kâhin devine voir. bil bakalım deviner. huylanmak devise, monnaie. döviz dévoiler. açıklamak devoir. görev, ödev ödevler ödevimi devoir. zorunda kalmak, zorunda olmak dévot. sofu, âbit dextérité. beceri, marifet dddi diabète. diyabet diyabete HU 04/01/07 diable. şeytan diamant. elmas diamètre. kutur, çap dictionnaire. lûgat (esk.), sözlük dicton. atasözü Dieu. Tanrı, Allah Dieu est grand. Tanrı uludur. Allahu akbar tur110 27 dieu merci. çok şükür dddif différence. fark, farklılık différent. farklı difficile. güç, inatçı, titiz, zor difficulté. güçlük, sakınca, sorun diffusé. yaygın diffuseur, émetteur. yayıncı yayıncıları OB diffusion. yayım, yayın yayını digérer. hazmetmek digestion. hazım dignité. haysiyet digue. bent dilemme. açmaz dimanche. pazar pazarı. vasárnap dîme. aşâr, âşar dimension. çap, boyut, ölçü diminuer. azalmak, eksilmek, hafiflemek diminution. eksilme dinde. hindi diplomate. diplomat diplôme. diploma, mezun dddir dire. demek diyorum deme ne dedin ? dire (un poème). söylemek söylüyorum söyler dire adieu. veda etmek dire n'importe quoi. abuk sabuk konuşmak dire qqch en face à qqn. yüzüne söylemek söylüyorum söyler direct. araçsız directement. doğrudan doğruya directeur. müdür, direktörlük direktörlüğü, müdürlük direction. doğrultu, yön, yönelik direction, sens. yön yönleri direction artistique. sanat direktörlüğü directive. emir, yönerge dirigé. dönük dirigeant. yönetici diriger. yöneltmek, yönlendirmek diriger, administrer. idare etmek dddis disciple. mürit discipline. zapturapt discothèque. diskotek discours. hitabe, konuşma, nutuk, söylev discrimination. ayrımcılık discriminatoire. ayrımcı discussion. münakaşa, sohbet, tartışma discuter. sohbet etmek disparaître. ortadan kalkmak kalıyoruz kalmadı disponible. geçerli, mevcut disposer de. tasarruf etmek disposition. tasarruf dispute. kavga, münakaşa, tartışma, uğraş disque. teker disque compact. yoğun teker dissimuler. saklamak dissipé. haylaz dissoudre. eritmek, çözmek dissuader. vazgeçirmek distance. mesafe, uzaklık distant. öte distingué. kibar, seçkin distinguer. ayırt etmek distribuer. dağıtmak distribution. dağıtım dddiv divers. muhtelif, çeşitli diversité. çeşit divertissement. eğlence divisé par. bölü division. bölme, bölünme, bölge bölgeler bölgelerinde, bölüm divorcé. boşanmış divorcer. boşanmak divulguer des secrets d'état. devlet sırlarını açıklamak dix. on dix chacun. onar Les Dix commandements. On emir dix par dix. onar onar dix pour cent. yüzde on dixième. onuncu dizaine. onluk onluklar dddo docteur. doktor doktoru doctrine. kuram document, papier, pièce. belge belgelerle, kağıt kağıtları document officiel. tahrirat documentaire. belgesel doigt. parmak parmakları parmağımı dollar. dolar domaine. alan domestique. ehli domestique. evcil domestique. hizmetkâr, hizmetçi dominant. egemen domination. egemenlik, hüküm dominer. egemen olmak dommage. yazık, zarar zararı dommage que. yazık ki don, bienfaits, grâce. lütuf donc, alors. yahu donné. bedavadan ucuz données. bilgi données. veri donner. vermek verir verdi donner, accorder. lütfetmek donner une amende. ceza yazmak donner un avertissement à. ihtarda bulunmak donner des directives. emirleri vermek donner de force. ovuşturmak donner de l'importance. değer vermek, önem vermek donner en location. kiraya vermek donner un ordre. emir vermek donner la priorité à. öncelik vermek donner tout son soin à. emek vermek doré. yaldızlı dorénavant. bundan böyle dormir. uyumak uyumadan uyudum uyudular dortoir. koğuş dos. sırt dose. doz dot. nikâh douane. gümrük double. çifte doucement, petit à petit, lentement. yavaşça, yavaş yavaş douche. duş douleur. acı, ağrı, sancı, ıstırap douloureux. acıklı doux. tatlı, yumuşak douzaine. düzine dddr drap. çarşaf drapeau. bayrak drogue. uyuşturucu droit. dik droit. doğru droit. hak droit. hukuk droite. sağ dddu du point de vue de qqch. bakımından dune. kumsal duper. yanıltmak dur. güç, katı, sert durable. dayanıklı, kalıcı durcir. sertleştirmek durée. müddet durée de la vie. ömür durement. sertçe durer. sürmek sür duvet. tüy dysfonctionnement. aksaklık eeea eau. su suyu suda eau croupie. durgun su eau minérale. maden suyu eau stagnante. durgun su ébahi. hayran ébène. abanoz éblouir. kamaştırmak eeec écarté. kuytu échange. değiş tokuş, mübadele échanger. değiş tokuş etmek, değişmek, mücadele etmek échapper à. kurtulmak s'échapper. kurtulmak l’échapper belle. atlatmak écharpe. eşarp échéance. vade échec. başarısızlık échecs. satranç échelle. merdiven échelon. kademe échoir à. düşmek échoppe. salaş échouer. başaramamak s'échouer. karaya oturmak éclairé. ışıklı éclairé, intellectuel. aydın éclairer. aydınlatmak éclat de rire. kahkaha éclater. patlamak patladı, çatlamak école. mektep, okul okulun école maternelle. ana okulu école primaire. ilk okul écologiste. çevreçi çevreçiler HU 11/06/05 économe. idareli, tutumlu économie. ekonomi, iktisat, tasarruf, tutum économiser. biriktirmek, tasarruf etmek économiste. iktisatçı écouter. dinlemek dinle, işitmek écran. ekran écraser. ezmek écrire. yazmak yazdım yazdı yazdır HU 02/05/05 s'écrire. mektuplaşmak écrit. yazı yazılı écriteau. levha écrivain. yazar yazarlar yazarı HU 02/05/05 s'écrouler. yıkılmak écume. köpük écumer (de colère). köpürmek (mec.) eeed Edesse. Şanlıurfa, Urfa édifice funéraire. türbe éditeur. yayımcı, editör editöre édition. yayım, yayımcılık, yayın yayını éducation. eğitim, terbiye, öğretim éduqué. alim, bilgili éduquer. eğitmek eeef effacement. silinti effacer. gidermek, silmek, yok etmek effet. etki, tesir efficace. etkili effondrement. çökme s'efforcer. çabalamak effort. çaba effrayer. korkutmak, ürkütmek s'effrayer. ürkmek eeeg égal. eşit égaliser. eşitlemek égalité. denklik, eşitlik, müsavat égarer. yitirmek Egée. Ege égoïsme. bencillik égoïste. bencil égorger. boğazlamak égoutter. süzmek s'égoutter. süzülmek égratignure. çizik Egypte. Mısır eh bien. peki, tamam eeel élargir. ferahlamak, genişlemek, genişletmek élargissement. genişleme élastique. esnek élection. seçim seçimi seçimlerde élections présidentielles. cumhurbaşkanlığı seçimleri électricité. elektrik elektriğe élégant. yakışıklı, hoş élément. unsur, öğe éléphant. fil élève. öğrenci öğrenciler élevé. yüksek élever. beslemek, yetiştirmek élever qqc. yükseltmek s'élever. yükselmek élire. seçmek élixir de jouvence. abıhayat elle. o ona onlar éloigné. öte, ırak éloigner. uzaklaştırmak s'éloigner. uzaklaşmak eeem émasculer. iğdiş etmek embarcadère. iskele embargo. ambargo embêter. sıkmak embrassade. kucaklama embrasser. kucaklamak, öpmek embryon. embriyon, oğulcuk émeraude. zümrüt émerveillé. hayran émerveiller. hayran etmek émetteur, diffuseur. yayıncı yayıncıları OB émigrer. göç etmek éminemment. gayet Emirats Arabes Unis. Birleşik Arap Emirlikleri’nde HU 22/07/07 émission. yayım, yayın yayını emménager. eve taşınmak emmener. götürmek émoi. telaş empan. karış empêchement. engel empêcher. engel olmak, engellemek, önlemek, önüne geçmek empire. imparatorluk emplacement. konum emploi. memuriyet, sarf emploi du temps. saat düzeni employé. görevli, memur employer. kullanmak empoisonnement. zehirlenme emprunt. ödünç alma emprunter. ödünç almak eeen en 1881, en l'an 1881. 1881 yılında en aucune façon. hiçbir biçimde en aucune sorte. bir türlü en avant. ileri en avoir assez de. bıkmak en bas. aşağı aşağıda en bonne santé. sıhhatli en bref. kısaca en cloque. yüklü en commun. ortaklaşa en coulant avec fracas. şarıl şarıl en coulant avec un murmure. şırıl şırıl en couleur. renkli en dehors de. dışında, hariç en désordre. dağınık en été. yazın en face. karşıda en fait. aslında, doğrusu en famille. ailece en faveur. lehinde en fin d'après-midi. akşam üstü en flagrant délit. suçüstü en garde à vue. gözaltında en gros. toptan en guerre. savaş halinde en hâte. soluk soluğa en haut. yukarı yukarıdayım en hiver. kışın en même temps. bir arada, eşzamanlı en ce moment. şu anda en monokini. üstsüz en panne. bozuk en particulier. bilhassa, hele, özellikle en pleine santé. turp gibi en premier lieu. ilk olarak en quantité suffisante. yeteri kadar en rapport avec. ilgili en respirant profondément. mışıl mışıl en rond. fırıl fırıl en tête à tête. baş başa en urgence. biran önce en vain. boşuna en vigueur. carî, yürürlükte enchanteur. büyüleyici enchanté !. memnun oldum ! enchanté d'avoir fait votre connaissance. tanıştığımıza memnun oldum enchâsser. gömmek, yerleştirmek encorbellement. cumba encore. bir daha, daha, gene, henüz, hâlâ, hálá, yeniden, yine encore, de nouveau. tekrar encore plus. daha da encourager. özendirmek encre. mürekkep endroit. mahal endroit. yer yerden yeri endurance. direnç endurer. dayanmak énergie. enerji, gayret, güç énergie et ressources naturelles. Enerji ve Tabii Kaynaklar énergique. enerjik, kuvvetli enfance. çocukluk enfant. çocuk çocuklar çocuğu çocuğum çocuğa çocuğun çocukta enfantillage. çocukluk enfants. çoluk çocuk $$$ enfer, géhenne. cehennem enfermer à clef. kilitlemek enfin. nihayet, sonunda enfin !. ya enfler. kabarmak enfoncer. saplamak, sokmak, çakmak engagement. taahhüt engloutir. yutmak enlever. kaldırmak, kaçırmak kaçırdı, çıkarmak çıkarın ennemi. düşman ennuyer. rahatsız etmek, sıkmak ennuyeux. can sıkıcı énoncer. ifade etmek énorme. iri énormément. bol bol enquête. soruşturma enquêter. soruşturmak enregistré. kaydedilen enregistrement. kayıt, tescil enregistrer. kaydetmek, tescil etmek enrhumé. nezleli enrouler. sarmak eeens enseignant. öğretmen enseigne. levha enseignement. öğretim enseigner. ders vermek, okutmak, öğretmek ensemble. beraber, birlikte, ortaklaşa, takım ensoleillé. güneşli eeent entendre. işitmek entendre dire. duymak duymuyor entendu, bon, d'accord. tamam entente. anlaşma, dirlik enterrement. cenaze enterrer. defnetmek, gömmek enterrer. toprağa vermek, toprağa verilmek toprağa verildi HU 05/03/05 entêté. inatçı enthousiasme. coşku, gayret entier. tüm entonnoir. huni entourer. sarmak entraîner. eğitmek entraîneur. eğitici, çalıştırıcı entre. arasında entre femmes. kadın kadına entre hommes. erkek erkeğe entre-temps, entretemps. arada, bu arada, o sırada entrée. giriş girişte entrée. sofa entreposer. depolamak entrepôt. ambar entreprenant. atak entreprendre. girişmek entrepreneur. usta ustam entreprise. girişim entrer. girmek giriyor, içeri girmek, içeriye girmek entrer en vigueur. yürürlüğe girmek entretien. görüşme eeenv envahir. akın etmek, istila etmek, istilâ etmek, saldırmak envahissement. istilâ enveloppe. zarf envelopper. sarmak environ. aşağı yukarı, yaklaşık, kadar environ. sularında environnement. ortam environs. civar, dolay, çevre envisager. öngörmek envoyer. göndermek gönderiyorum, havale etmek, yollamak envoyer son salut. selâm söylemek söylüyorum söyler eeep épais. kalın, yoğun épaissir. yoğunlaşmak, yoğunlaştırmak épargne, économie. tutum, tasarruf épée. kılıç épeler. hecelemek épervier. atmaca épervier autour. çakırkuşu épervier d'Europe. atmaca épervier à pieds courts. yoz atmaca épice. baharat épicerie. bakkal épicier. bakkal épidémie. salgın épidémique. salgın épilepsie. sara épileptique. saralı épinard. ıspanak épingle. iğne épisode. olay éponge. sünger époque. asır, devir, dönem, çağ épouse. eş, karı épouser. evlenmek époux, mari. eş, koca éprouver. sınamak épuisant. yorucu épuisé. bitkin épuiser la patience de. sabrını taşırmak eeeq équateur. ekvator équation. denklem équatorial. ekvatoral équestre. atlı équestre. biniciliğe ait équidistant. aynı mesafede olan équidistant. eşit uzaklıkta équilatéral. eşkenar équilibre. denge, muvazene équinoxe. ekinoks, ılım équipage. mürettebat, tayfa équipe. ekip, takım équipement. donatım, gereçler équiper. donatmak équitable. adaletli, adıl, âdil équitablement. adilane équité. adalet équivalence. eşitlik équivoque. iki anlama gelebilen équivoque. kaçamaklı, muğlak, çapraşık eeer éradiquer. kökünden söküp atmak éradiquer. yok etmek ère. devir, çağ ériger. dikmek éroder. aşındırmak érosion. aşındırma, aşınma, erozyon érotique. erotik érotisme. erotizm erreur. hata, yanlış, yanlışlık, yanılgı erroné. hatalı, yanlış eees esbroufeur. palavracı escabeau. merdiven escalier. merdiven escargot. salyangoz escarpé. dik, sarp esclave. bende, esir, kul, köle escroc. üçkâğıtçı escroquer. dolandırmak escroquerie. dolandırıcılık, üçkâğıt espace. saha espace. uzay Espagne. İspanya espagnol. ispanyol espagnolette. ispanyolet espèce. cins, tür türler türleri, çeşit, ırk espérer. ummak, ümidetmek, ümit etmek espoir. emel, umut, ümit esprit. ruh, zihin essai. deneme essayer. denemek, sınamak, çalışmak çalışır essence, principe. esas essence. esans (de lavande), nitelik, oluş, benzin (de voiture) essentiel. esaslı essentiel, pur. öz essuie-glace. silecek essuyer. kurulamak, silmek est. doğu doğuda est-ce que par hasard ?. acaba est-ce que ?. acep, mi ? estime. itibar estime de soi. kendini beğenme estimé. sayın estimer. tahmin etmek, varsaymak estomac. mide eeet et. ve et --- et, à la fois. hem --- hem --et puis. bir de établir. iskân etmek, kurmak, yerleştirmek établir un contact. temas etmek étage. kat katta étagère. raf était. idi étalage. gösteriş, tezgah étaler. sürmek sür étape. aşama, mertebe, paye, rütbe état. devlet état. durum durumu état. hâl état de droit. hukuk devleti États-Unis d'Amérique. Amerika Birleşik Devletleri étayer. dayandırmak etc.. v.s. été. yaz éteindre. söndürmek éteindre la lumière. ışığı söndürmek étendre. uzatmak uzatın étendu à perte de vue. engin étendue de sable. kumsal éternel, sans fin, infini. sonsuz sonsuza éther. esir éthique. ahlâk, etik ethnie. ırk ethnique. etnik, ırksal étincelle. kıvılcım étoile. yıldız yıldızlar étonnement. hayranlık, hayret étonner. hayrete düşürmek, şaşırtmak étouffer (intransitif). boğulmak étouffer (transitif). boğmak, sarmak étourdi. akılsız étourneau, étourneau sansonnet. sığırcık étrange. acayip, garip, tuhaf étranger. ecnebi, yabancı l'étranger. yurt dışı étrangeté. gariplik étrangler. boğmak être. olmak oluyor olur oldu oldum être. oluş être. varlık être accablé. bunalmak être d'accord. razı olmak, uyuşmak être achevé. tamamlanmak être affligé. kahrolmak être à l'agonie. can çekişmek être ajouté. katılmak être assez. yetmek yeter être assis. oturmak oturuyor oturuyorlar oturun être atteint. gelinmek être battu. dayak yemek être blessé. yara almak, yaralanmak être bouché. tıkanmak être chatouilleux. gıdıklanmak être cloué au lit. döşeğe düşmek être coincé. sıkışmak être compté. sayılmak être concerné. ilgilenmek être condamné. hüküm giymek, mahkûm olmak être condamné à une peine. bir cezaya çarptırılmak être en conflit. çatışmak être confronté. yüzleşmek être considéré. sayılmak être constitué de. oluşmak être construit. inşa edilmek être content, être satisfait. memnun olmak être en contradiction avec. çelişmek ile être couché. yatmak être coupé. kesilmek être au courant. haberdar olmak être déchiré. yırtılmak être déçu. kırılmak kırıldı être démoli. yıkılmak être détaché. sökülmek être en désaccord. sürtüşmek être dispersé. dağılmak être dit. denilmek être écrasé. ezilmek être élevé. yetiştirilmek être élu. seçilmek être l'émule. özenmek être enlevé. kaçırılmak être enregistré. kaydedilmek être enterré. gömülmek être envoûté. büyülenmek être érigé en monument. abideleşmek être établi. bağlanmak être étonné. hayret etmek, şaşmak être excité. heyecanlanmak être faible comme un moineau. kuş kadar canı olmak être fatigué. yorgun olmak être en forme. form(un)da olmak être humilié. küçük düşmek être immatriculé. kaydedilmek être intéressé. ilgilenmek être invité. çağrılmak, davet edilmek être kidnappé. kaçırılmak être licencié. işten atılmak être lié. bağlanmak être mangé. yenilmek être nécessaire. gerekmek être nettoyé. temizlenmek être nourri. beslenmek être dans l'obligation de. zorunda kalmak, zorunda olmak être occupé, s’occuper avec. meşgul olmak être ouvert. açılmak être payé. ödenmek être aux petits soins. ağırlamak, ikram etmek être plein comme une barrique. dut gibi olmak être prêt. hazır olmak être prévenu. haberdar olmak être protégé. korunmak être reconnaissant. minnettar kalmak être rempli. dolmak être en retard. gecikmek, geç kalmak être satisfait, être content. tatmin olmak, memnun olmak être sensible à. sezmek être à temps. yetişmek être unifié. birleştirilmek être utile à. yaramak être vaincu. yenilmek être vu. görülmek görülüyor görülmüyor étreindre. kucaklamak étreinte. kucaklama étroit. dar études. öğrenim étudiant. öğrenci étudier. okumak okuyorsun oku okusun okuyalım okuyun okusunlar étudier des leçons. ders çalışmak étui. kılıf étui à cigarettes. tabaka eeeu É.U.A.. ABD euh. şey Euphrate. Fırat Europe. Avrupa eux, ils, ceux-là. onlar eeev évanoui. baygın évasion. firar événement. hâdise, olay, olup biten évident. aşikar, belli éviter. kaçınmak, sakınmak évoluer. evrilmek évolution. evrim, gelişme, tekâmül eeex exact. doğru dürüst exact, juste, pile. tam exactement. aynen, doğru dürüst exagération. abartma, abartı exagéré. abartılı exagérer. abartmak exalter. yüceltmek examen. imtihan, sınav sınavı examiner. incelemek, irdelemek, yoklamak excavation. hafriyat (eski) excavation. kazı excaver. oymak excellence. hazret, nefaset excellent. mükemmel, nefis exception. istisna exceptionnellement. ender excessif. aşırı, katmerli excitation. heyecan excité. heyecanlı exciter. heyecanlandırmak, tahrik etmek exclu. hariç opp dahil excursion. tur turu, gezi excuse. af excuse, défaut. özür excuser, pardonner. affetmek affedersin affedersiniz exécuter. yürütmek exécutif. yürütme exécution. yürütme exécution (capitale). idam exemplaire. suret exempt. muaf exemption. af exercice. alıştırma alıştırmalar exigence. talep exiger. talep etmek existant. mevcut, var vardı existence. oluş, varlık, ömür exorbitant. aşırı expérience. görgü expert. uzman explication. açıklama açıklamalar expliquer. açıklamak exploitation. sömürü exploiter. sömürmek exploser, éclater, crever. patlamak patladı export. ihraç exportation. dışsatım, ihracat exporter. ihraç etmek exposition. sergi expressif. etkileyici exprimer. dile getirmek expulser. sınır dışı etmek extérieur. dış, dışarı extra-terrestre. uzaylı extraire. koparmak koparmayın extraordinaire. olağanüstü extravagant. aşırı extrême. aşırı extrémité. baş başımı fffa fabricant de courtepointes. yorgancı façade. cephe face. karşı karşıda face. yüz face à face. karşı karşıya fâché. kızgın facile. kolay facilité. kolaylık façon. suret façon. tarz, şekil facteur. etken, neden nedeni facteur. postacı faction. hizip facture. fatura faculté. fakülte faible. zayıf, âciz faiblir. zayıflamak faillite. iflas faim. açlık fainéant. haylaz faire. etmek eder ediyor ettik, yapmak yapıyorsun yap yaptı faire accélérer. aceleleştirmek, hızlandırmak faire ses adieux. veda etmek faire allusion. ima etmek faire amende honorable. tövbe etmek faire l'amour, s’aimer. sevişmek faire apparaître. belirtirmek faire asseoir. oturtmak faire attendre. bekletmek faire attention. dikkat etmek faire avoir froid. üşütmek faire barrage. ablukaya almak faire un blocus. ablukaya almak faire briller. parlatmak faire un bruit de cataracte. şarıldamak faire un bruit de craquement. çat etmek faire un bruit de vaisselle brisée. şangırdamak faire un bruit métallique. şıkırdamak faire un cauchemar. kabus görmek faire commencer. başlatmak faire des commérages. dedikodu yapmak faire comprendre, raconter. anlatmak faire les comptes. hesaplaşmak faire une concession. taviz vermek, ödün vermek faire confiance. itimat etmek faire confiance à. güvenmek, inanmak inanmıyorum faire connaissance. tanışmak faire connaître. tanıtmak faire la conversation. sohbet etmek faire correspondre. uydurmak se faire couper les cheveux. saçlarını (saçını) kestirmek faire des courbettes. kırılıp dökülmek faire des courses. alış veriş yapmak / çıkmak faire de la couture. dikiş dikmek faire cuire. pişirmek faire déborder. taşırmak faire démolir. yıktırmak faire des dépenses. masrafa girmek faire descendre. indirmek faire développer une pellicule. filmi banyo ettirmek faire diminuer. azaltmak, kısmak faire dire. söyletmek faire un discours. söylev vermek faire disparaître. silip süpürmek faire don de. bağışlamak faire écouter. dinletmek faire de l'effet. etkilemek, tesir etmek faire entrer. içeri almak, sokmak faire envoyer. göndertmek faire de l'équitation. ata binmek faire escale. uğramak faire étendre. yatırmak faire évoluer. evirmek faire faire. yaptırmak faire faire une réservation. rezervasyon yaptırmak faire faire des tirages de photo. filmi bastırtmak faire fondre. eritmek faire geler. dondurmak faire glisser. kaydırmak faire gonfler. kabartmak faire griller. kızartmak faire la guerre. savaşmak faire halte. mola vermek faire honte à. utandırmak faire installer. yerleştirmek faire une liste. listelemek faire le ménage. temizlik yapmak faire mal. ağrımak faire manger. yedirmek faire marcher. işletmek faire marcher. çalıştırmak, yürütmek faire mettre. koydurmak faire une objection. itiraz etmek faire l'objet d'une saisie. haciz altında olmak faire obstacle à. engellemek faire son office. işine gelmek faire parler. konuşturmak faire partir. gidermek faire parvenir. ulaştırmak faire un pas. adım atmak faire passer. iletmek faire peindre. boyatmak faire le pique-assiette. otlamak faire plaisir. sevindirmek faire poser. koydurmak faire sa prière. namaz kılmak faire un procès. dava açmak faire la publicité de. ilan etmek faire refroidir. soğutmak faire rencontrer. tanıştırmak faire reposer. dinlendirmek faire un rêve. düş görmek faire des rêves tout éveillé. hayal kurmak faire revivre. canlandırmak faire rire. güldürmek faire une roulade. takla atmak faire savoir. bildirmek bildirdi HU 14/05/05 faire un sermon. vaaz etmek, vaaz vermek faire son service militaire. askerlik yapmak faire sien. benimsemek faire signe. işaret etmek faire le signe de croix. haç çıkarmak faire souffrir. acıtmak faire le souteneur. kodoşluk yapmak faire se souvenir. hatırlatmak faire suffoquer. bunaltmak faire taire. susturmak faire tenir. tutturmak faire tomber. düşürmek faire un tonneau. takla atmak faire tourner. acıtmak, evirmek faire un vœu. dilek tutmak faire un voyage. geziye çıkmak, yolculuk yapmak faire vivre. yaşatmak fait. eylem fait. gerçek falloir, être nécessaire. gerekmek gerekir familier. munis familier. teklifsiz famille. aile famille. hısım akraba fanatique. bağnaz, yobaz fanatisme. bağnazlık fantaisie. hayal fantôme. hayalet farci. dolma fard. far fardeau. yük farine. un fasciste. faşist fatigant. yorucu fatigue. yorgunluk fatigué. yorgun fatiguer. yormak fffau faucon. doğan faucon hobereau. delice doğan faucon pèlerin. gök doğan faucon sacre. ulu doğan faucon émerillon. boz doğan fausse nouvelle. yalan haber faute. hata faute. kusur fauteuil. koltuk fautif, coupable. suçlu fauvette. çalı bülbülü, ötleğen faux. düzme faux. sahte faux. yanliş favori, préféré. gözde fffe fée. peri feinte. çalım feinter. çalımlamak félicitations. tebrikler Félicitations !. Allah bağışlasın! Félicitations !. gözün(üz) aydın féliciter. tebrik etmek, kutlamak femme. hatun, kadın kadınlar kadını, karı femme au foyer. ev kadını fendre. yarmak fendu. patlak fenêtre. pencere fffer fer. demir demirden fer-blanc. teneke fer à repasser. ütü fermant à clé. anahtarlı ferme. katı ferme. sert ferme. çiftlik fermé. kapalı fermé à clé. kilitli ferment. maya fermentation. mayalanma fermenter. mayalanmak fermer (intr.). kapanmak fermer (tr.). kapatmak, kapamak fermer à clef / à clé. kilitlemek fermeture. kapak, kapatma fermeture éclair. fermuar fermier. çiftçi fermoir. fermuar ferraille. hurda ferry. tekne fers. kelepçe fesse. kaba et festin. ziyafet, şölen festival. festival, şenlik feta. beyaz peynir fête. bayram, şenlik fête du sacrifice. Kurban Bayramı fêter. kutlamak feu. ateş ateşi feu, lumière. ışık ışığı ışıklar feu d'artifice. fişek feux de circulation. trafik ışıkları feuille. yaprak feuilleter. karıştırmak feuillu. yapraklı février. şubat fffi fiable. güvenilir fiancé. nişanlı fiançailles. nişan ficelle. iplik ficelle. sicim fiche. fiş ficher le camp. tüymek fichier. dosya fidèle. âbit fier. gururlu fierté. abıru, gurur, iftihar, kıvanç, övünç fièvre. ateş fièvre jaune. sarı sıtma figue. incir figurant (dans un film). figüran HU 07/06/05 figure. figür figuré. mecazî fffil fil. iplik fil. ipçik fil. tel filet de pêche. ablatya filiation. soy fille. kız kızım kızın film. film, filim filmi film d’amour. aşk filmi film d’aventure. macera filmi films célèbres. ünlü filmler film de guerre. savaş filmi film d’horreur. korku filmi film policier. polisiye filmi filmer. film çekmek filou. üçkâğıtçı filouterie. üçkâğıt fils. oğul fils cadet. ortanca oğul filtrer. süzmek fffil fin. akıbet fin. hafif fin. ince (la) fin. nihayet fin. son fin de semaine. hafta sonu final, dernier. sonuncu financer un budget. bütçe karşılamak finaud. kurnaz finir. tamamlamak, bitirmek, bitmek biter bitmez firme. firma fffl flamme. alev flanc. böğür flanc. etek flèche. ok fleur. çiçek çiçeği fleuriste. çiçekçi fleuve. nehir nehri, ırmak, akış flexible. esnek florissant. bayındır flotte. filo. fleet, squadron, flying unit, home fleet, shipping flotter. dalgalanmak flûte turque. ney fffo fœtus. cenin foi. itimat foie. karaciğer foin. saman fois. defa, kere, kez fois. misli fois. sefer fois. çarpı foncé. koyu fonction. memuriyet, vekâlet fonctionner. işlemek, çalışmak çalışır fond. dip fondamental. esaslı, temel fondamentaliste. köktenci fondamentaliste musulman. şeriatçı fondateur. dökmeci, kurucu fondation. kurma, kuruluş, temel, tesis, vakıf fondement. esas fonder. dökmek, kurmak fondre. erimek fonds. ödenek fontaine. çeşme football. futbol force. kudret, kuvvet forcer. zorlamak forêt. orman forgeron. demirci formation. teşkil forme. biçim forme. kalıp forme. form former. oluşturmak former. teşkil etmek formulaire. kart kartı fort. kuvvetli, güçlü forteresse. hisar fortune. servet fosse. çukur fossé. hendek fou. deli foudre. şimşek fouet. kamçı kamçısı fouetter. kamçılamak fouille. kazı fouiller. karıştırmak fouilles. hafriyat (eski) foulard. atkı, fular, türban foule. halk halkı, kalabalık fouler. burkmak four. fırın fourchette. çatal fourmi. karınca fournir un témoignage. tanıklamak fourrure. kürk kürküm foyer. mihrak foyer. ocak ocakta ocakları, odak *** fffr fracture. kırık fragile. kırılgan frais. serin frais. taze fraise. çilek franc (français, monnaie). frank Français. Fransız français. fransızca France. Fransa franchement. açıkça frappant. çarpıcı frapper. bir darbe indirmek, darbetmek, vurmak, çalmak frapper à la porte. kapıyı çalmak fraternité. kardeşlik kardeşliğin fraude. hile frein. fren frêle. cılız, eneze, nahif frénétique. çılgın frénétiquement. çılgınca fréquemment, souvent. sık sık frère. birader frère. erkek kardeş, kardeş kardeşı frère. keşiş frère. rahip frère aîné. ağabey friction. sürtüşme frire. kızarmak friser. kıvırmak frissonner. titremek, ürpermek friteuse. fritöz fritözden fritözün haberekspres 01/01/05 froid. soğuk soğuktan opp sıcak froissé. buruşuk fromage. peynir froment. buğday froncer. çatmak froncer les sourcils. kaş çakmak front. alın front. cephe frontière. had, hudut, sınır fruit. meyva meyvalar, meyve meyveler fffu fuir. damlamak, kaçmak kaçtı fuite. firar fumer. içmek içer iç! içeyim içti, tütmek fumer des cigarettes. sigara içmek fureur. hiddet furieux. kızgın fusil. tüfek futur, prochain. gelecek futur (temps grammatical). gelecek zaman fuyard. kaçak ggga gâcher. mahvetmek gâchette. tetik gaffe. halt gagner (les élections). kazanmak kazanır kazanacağız gagner. yenmek gagner (de l'argent). kazanmak kazanır kazanacağız gai. neşeli gain. kar, kâr, kazanç, yarar galet. çakıl galette, crêpe. gözleme galipette. takla gallinacé. sülüngil gallinule poule-d'eau. saz tavuğu gant. eldiven garage. garaj garajı garantie. garanti, güvence, teminat garçon. oğlan garçon de café. garson gardien. bekçi gardien de but. kaleci gare. sakın gare, station. gar, istasyon gare routière. otobüs garajı gasole. motorin gaspiller. heba etmek, ziyan etmek gâteau. pasta gauche. sol sola soldan de gauche. solcu gaucherie. beceriksizlik gaz. gaz gaz d'échappement. egzoz gaz de pétrole liquéfié GPL. sıvılaştırılmış (LPG) gaz gazouiller. cıvıldamak ggge geai. alakarga, kestane kargası geai des chênes. alakarga, kestane kargası géant. dev géhenne, enfer. cehennem geler. buz tutmak, donmak gémeaux. ikizler gémir. inildemek gémissement. inilti gendre. damat gène. gen généalogie. şecere, soy, soyağacı général. genel généralisation. genelleme généraliser. genellemek généralité. genellik, umumiyet génération. kuşak, nesil généreux. cömert génétique. genetik génévrier. artıç pmo004 38 génocide. soykırım genou. diz genre. cins, tip, tür türler türleri, çeşit gens. halk halkı gens. insan gentil. iyi huylu, kibar, tatlı, ince gentillesse. kibarcık, kibarlık gentiment. kibarca géographie. coğrafya géologie. jeoloji jeolojisi Géorgie. Gürcistan gérant. idareci gerbe. çatkı gerber. çatmak gerber (arg.). kusmak geste. jest gestion. idare, yönetim gggi gilet. yelek gingembre. zencefil girafe. zürafa giron. kucak givrer. buz tutmak gggl glace. buz glace. dondurma glacer. dondurmak glaise. kil glas, cloche. çan glissant. kaygan glissement. kayma glissement de terrain. toprak kayma glisser. kaymak gloire. abıru glorieux. şanlı glouton. aç, obur gggo goinfre. obur golfe. körfez gomme. silgi gonfler. kabarmak gorge. boğaz, gerdan, imik. throat, neck, fauces, mountain pass, bosphorus, constriction, gorge, gullet, sound, strait, swallow, throttle, whistle gorgée. yudum goudron. katran gourmand. obur goût, saveur. lezzet, tat goûter. tadına bakmak, tadını çıkarmak, tatmak goutte. damla goutter. damlamak gouvernail. dümen gouvernement. hükümet gggr grâce, bienfaits, don. lütuf grâce à. sayesinde grâce au ciel. bereket versin grade. rütbe graine. tohum graisse. yağ yağı graisseur, aide-chauffeur, assistant. muavin grammaire. gramer grand. büyük büyüktür grande aiguille d’une montre. yelkovan grand corbeau. kuzgun grand costaud. iri yarı grand frère. abi grand-mère (maternelle). anneanne grand-mère (paternelle). babaanne grand-parent. hısım grand-père. dede, büyükbaba la grande roue. dönme dolaplar grande sœur. abla grand tétras. çalı horozu grandeur. azamet, büyüklük grandir. büyümek büyüdü, uzamak grappe. salkım gras. yağlı, şişman graticiel. ücretsiz sürüm programı gratte-ciel. gökdelen gratter. kazımak gratuit. bedava, parasız, ücretsiz grave. kalın grec. Rum grec (langue). rumca, yunanca Grèce. Yunanistan greffe. aşılama greffer. aşılamak grêle. dolu grenier. ambar grenouille. kurbağa grève. grev griffe. pençe grill. ızgara grille. parmaklık grillé. ızgara griller. kızarmak grillon. cırcır böcek grimper. tırmanmak grincheux. huysuz griotte. vişne grippe. grip gris. gri, kır grive. ardıç kuşu grive litorne. ardıç kuşu grognement. homurtu grogner. homurdanmak grognon. huysuz grommeler. söylenmek gronder. azarlamak gros. şişman gros titres. başlık grosseur. büyüklük grossier. abullabut, kaba grossièreté. abullabutluk grotte. mağara, oyuk groupe. grup, topluluk grue. turna, turna kuşu gggu guêpe. eşek arısı guérilla. gerilla guérir, s’améliorer, se régler. düzelmek guérisseur. iyileştiren guerre. harp, savaş savaşı savaşım savaşında La Guerre des étoiles. Yıldızlar savaşı guerre mondiale. cihan harbi Guerre et Paix. Savaş ve Barış guerrier. savaşçı guichet. gişe guide. rehber rehberi guider. önüne geçmek guillemet. tırnak, tırnak işareti guitare. gitar guitariste. gitarist gynécologique. jinekolojik HU 08/05/08 hhha habile. becerikli, marifetli habileté. beceri, beceriklilik, marifet habillement. kılık habit. giysi, kılık habitant. sakin habitation. mesken habiter. oturmak habitude. alışkanlık habitué. alışkın, alışık habituellement. çoğunlukla habituer, adapter. alıştırmak s'habituer, s’adapter. alışmak hache. balta hacher. kıymak hachis. kıyma haine. nefret haïr. nefret etmek halle. hal halle. hal -li halte. mola molası halva. helva hammam. hamam hanche, cuisse. kalça. hip, thigh, buttocks handicapé. kötürüm, sakat, topal handicaper. sakatlamak harcèlement. sarkıntılık, tecavüz harcèlement sexuel. sarkıntılık harceler. sataşmak hardi. acar, atak hardiesse. ataklık harem. harem haricot. fasulye harmonie. ahenk, dirlik, uyum harmonisation. uyum hasard. rastlantı, tesadüf haschisch. esrar hâte. acele hâter. aceleleştirmek hausse. yükselme hausse des prix. fiyatlar yükselmesi hausser les épaules. omuz silkmek haut. yüksek hautain. güçlü haute cour de justice. Yargıtay haute mer. engin hauts plateaux. yayla hauteur. yükseklik hhhe heaume. miğfer hebdomadaire. haftalık héberger. barındırmak hébreu. musevice, yahudice hégémonie. hegemonya hélicoptère. helikopter herbe. ot otu héritage. miras héros. alp, kahraman, yiğit héroïne. eroin hésitant. tereddütlü hésitation. tereddüt hésiter. tereddüt etmek hétérogène. heterojen heure. saat saatlerde saattir heureusement que. neyse ki, iyi ki heureux. kutlu, mesut, mutlu mutluyum heurter. çarpmak çarptım se heurter. çarpışmak çarpışıyoruz çarpıştık hhhi hibou. baykuş hier. dün dünden hiérarchie. hiyerarşi hippodrome. at meydanı hirondelle. kırlangıç histoire. fıkra, hikaye, tarih tarihi tarihleri historique. tarihi, tarihî hiver. kış hhho hobby. hobi hocher. sallamak hold-up. soygun Hollande. Hollanda homard. ıstakoz homicide. cinayet homme. adam, erkek homme d'affaires. iş adamı, işadamı homme politique. politikacı homogène. homojen homosexuel. homoseksüel Hongrie. Macaristan Macaristan’ın Macaristan’dan Zaman 24/05/05 Hongrois. Macar Macarların Zaman 24/05/05 honnête. namuslu honnêteté. namus. honor, honour, honesty, decency, purity, virginity, virtue honneur. abıru, haysiyet, onur, yüz akı, şeref honte. ayıp, utanç honteux. ayıp, utandırıcı hôpital. hastane horizon. ufuk horloge. saat saatlerde saattir horloger. saatçi horreur, peur. korku horrible. korkunç hors d'œuvre. meze hors-d'œuvre. ezme *** hors de. dışında hors sujet. ilgisiz hospitalier. konuksever hospitalier. misafirperver, misafirsever hospitalité. misafirperverlik hostile. düşman hôte. konuk, misafir hôtel. otel otelde otellerde hôtel cinq étoiles. beş yıldızlı otel hôtelier. otelci houille. taşkömürü Zaman 17/06/05 housse. kılıf housse de siège. koltuk kılıfı hhhu hublot. ispiralya huile. yağ yağı huile d'olive. zeytinyağı huit. sekiz huit chacun. sekizer huit par huit. sekizer sekizer huitième. sekizinci huître. istiridye humanité. beşeriyet, insanlık humble. mütevazı humble. naçizane humblement. âcizane humer. koklamak humeur. huy humeur (vx). ifraz humide. ıslak humiliant. alçaltıcı humilier. alçaltmak, aşağılamak, küçük düşürmek humilité. tevazu hurler. bağırmak hypocrisie. ikiyüzlülük, riyakârlık hypocrite. ikiyüzlü, riyakâr hypothétique. varsayımsal iiia ici. burası, burada idéal. ideal, ülkü idéal. ülküsel idéaliste. idealist, ülkücü idée. düşünce, fikir, hayal, sanı, tahmin idée fixe. saplantı idem. denden identique. aynı, eş, identik, özdeş identité. kimlik kimliği idiot. abes, aptal idiotie, stupidité. aptallık ignoblement. alçakça ignorance. bilgisizlik ignoré. meçhul ignorer qqn. yüz vermemek iiil il, elle. o ona onlar il faut, nécessaire, nécessité. gerek, lazım, lâzım il faut absolument faire quelque chose. şarttır bir şey yapmak il n'y a pas. yok yoktu il n'y a rien à faire. yapılacak bir şey yok il s'en est fallu de peu que. az kaldı il y a. var vardı île. ada adası illégal. gayri meşru, kanuna aykırı, kanunsuz, yasak illusion. hayal illusioniste. hokkabaz îlot. adacık ils, eux, ceux-là. onlar iiim image. imge image. resim resmim imaginable. akla gelebilecek imaginaire. sanal imagination. düş, hayal, imge imberbe. köse imitation. taklit imiter. taklit etmek, özenmek immanquable. göze batan immatriculation. tescil immatriculer. kaydetmek, tescil etmek immédiatement, tout de suite. derhal immédiatement après. akabinde immense. kocaman immeuble. apartman immeuble d'activités. işhanı immoral. ahlâk dışı, ahlâksız immoralité. ahlâk dışıcılık, ahlâksızlık immortalité. ölümsüzlük immortel. ölmez, ölümsüz immuniser. bağışıklık kazandırmak immunisé. bağışık immunité. bağışıklık, dokunulmazlık, muafiyet iiimp impasse. çıkmaz impatient. sabırsız (mode) impératif. emir kipi impérialisme. emperyalizm emperyalizminin HU 26/05/05 imperméable. su geçirmez, yağmurluk impitoyable. acımasız implanter. yerleştirmek import. ithal import-export. dış alım satım, ithalat ihracat importance. önem important. önemli importation. dışalım, ithal, ithalât importer. ithal etmek importuner. rahatsız etmek, sataşmak impossibilité. imkânsızlık, olanaksızlık impossible. imkânsız, olanaksız impôt. vergi vergisi impôt de route. yol vergisi tur110 26 impotent. âciz imprécis. belirsiz impression. izlenim impressionner. hayran etmek imprimante. yazıcı imprimé. basılı imprimer. basmak, yazdırmak imprimerie. matbaa impuissant. kuvvetsiz iiin inactif, inoccupé. boş inauguration. açılış incapacité. aciz incarnation. canlandırma incarner. canlandırmak incendie. yangın incertain. belirsiz incessant. durmayan Inch'Allah !. İnşallah incident. aksilik, hadise, olay inclination. eğilim, temayül incliner. eğilmek inclure. gömmek inclus, compris. dahil opp hariç, ilişik incohérent. abuk sabuk incommodité. rahatsızlık incompréhension. anlamama inconcevable. akla hayale gelmez inconfort. rahatsızlık inconscience. bilinçsizlik inconscient. baygın, bilinçsiz incroyable. inanılmaz inculpé. sanık inculquer. telkin etmek inculquer de mauvaises idées à. kötü fikir aşılamak iiind Inde. Hindistan indécis. kararsız indécision. kararsızlık indemnité. ödenek indépendance. bağımsızlık, istiklal, istiklâl indépendant. bağımsız index. dizin dizini, fihrist, işaret parmağı (doigt), endeks index des prix à la consommation. TÜFE : Tüketici Fiyatları Endeksi'ne indice. ipucu indien. Kızılderili indifférence. umursamazlık indifférent. ilgisiz, lâkayt, umursamaz indigène. yerli indiquer. işaret etmek indirect. araçlı indiscipliné. disiplinsiz individu. adam, birey, fert, kimse, şahıs, kişi kişinin HU 30/05/05 individuel. bireysel indocile, rebelle. isyankar, isyankâr indolore. acısız inébranlable. sarsılmaz inefficace. etkisiz inévitable. kaçınılmaz inexistant. yok yoktu inexpérience. acemilik, acemîlik inexpérimenté. acemî iiinf infecter. bulaşmak infertile. verimsiz infidèle. gâvur infini, sans fin, éternel. sonsuz sonsuza infirme. hastalıklı, zayıf infirmier. hemşire infirmité. sakatlık, zayıflık inflammation. iltihap inflation. enflasyon enflasyonu HU 14/05/05 influence. etki, tesir influencer. etkilemek information. danışma informations. bilgi, haberler, veri informatique. bilgisayar informer. haber vermek, haberdar etmek ingénieur. mühendis ingéniérie. mühendislik ingrat. nankör ingrédient. malzeme inhumer. defnetmek ininterrompu. devamlı, kesintisiz initiative. girişim injurier. hakaret etmek injuste. haksız injustice. haksızlık inoccupé, inactif. boş innocent. masum innombrable. sayısız innovation. yenilik, değişiklik, icat, buluş inondation. sel inquiet. tedirgin inquiétant. merak edecek iiins AGY insatisfait. hoşnutsuz inscription. kayıt inscrit. kayıtlı insecte. böcek insecticide. böcek öldürücü insignifiant. naçizane insignifiant. ufak insipide. tatsız insistance. ısrar insistant. ısrarcı, ısrarlı insister. dayatmak, diretmek, ısrar etmek insister sur. üzerinde ısrar etmek insolvabilité. aciz insomnie. uykusuzluk inspecter. muayene etmek, yoklamak inspecteur. müfettiş inspection. muayene inspiration. esin inspiration. ilham inspiré. esinlenmiş, içe doğmuş, mülhem inspirer. esindirmek, esinlemek, ilham vermek inspirer, souffler. nefes vermek installateur. tesisatçı installation. tesis, yerleştirme instant. anlık instinct. içgüdü instituer. kurmak institut. enstitü enstitüsü, kuruluş, kurum kurumu institut national de la statistique. Devlet İstatistik Enstitüsü DİE instituteur. öğretmen institution. kuruluş, müessese instructeur. eğitmen instrument. vasıta instrument de musique. saz insubordination. serkeşlik insubordonné. serkeş insulte. hakaret insulter. hakaret etmek insupportable. yaramaz intellect. akıl, anlık intellectuel, éclairé. aydın intelligence. akıl, us, zekâ intelligent. zeki intelligent, rationnel. akıllı intense. keskin, koyu, yoğun intensifier. yoğunlaştırmak intensité. keskinlik intenter un procès. dava açmak intention. meram, niyet interdiction. yasak interdire. yasak etmek, yasaklamak interdit. yasak intéressant. ilginç intéressé. ilgili intéresser. ilgilendirmek intérêt. ilgi, leh intérêt (de l’argent). faiz interférence. müdahale intérieur. iç, içeri l'intérieur du pays. yurt içi interlocuteur. muhatap intermédiaire. aracı, vasıta interminable. bitip tükenmez internat. yatılı international. milletlerarası, uluslararası interprète. çevirmen, tercüman interrogatoire. sorgu interroger. sorgulamak, sorguya çekmek, sormak interrompu. kesintili interruption. aralık, kesinti intervalle. ara, aralık intestin. barsak, bağırsak intouchable. dokunulmaz intrigue. düğüm introduction. tanıtım introduction, entrée. giriş girişte introduire. tanıtmak inutile. yaramaz invalider. hükümsüz kılmak invasion. akın, istila, saldırı saldırıda inventer. uydurmak, yaratmak inventeur. yaratıcı inverse. ters invitation. davet, çağrı invité. davetli, konuk, misafir inviter. davet etmek, çağırmak çağırıyorum çağırdık BZD 220 invivable. yaşanılmaz invraisemblable. gerçekdışı, gerçek dışı iiir Irak. Irak Iran. Acemistan Iran. İran Irlande. İrlanda ironie. ironi irrationnel. akla uymaz, irrasyonel irréel. gerçekdışı, gerçek dışı irresponsable. sorumsuz irriguer. sulamak iiis islam. müslümanlık isolé. kuytu Israël. İsrail Italie. İtalya iiiv ivoire. fildişi ivre. sarhoş jjja jacobin. jakoben jalousie. kıskançlık jaloux. kıskanç jamais. asla, hiçbir zaman jambe. bacak jambon. jambon jante. ispit, jant janvier. ocak ocakta Japon. Japonya jaquette. ceket jardin. bahçe jardin d'enfants. yuva yuvası jatte. kâse jaune. sarı jaunir. sararmak jaunisse. sarılık jjje j'ai soif. susadım j'ai du travail. işim var je crois, probablement. galiba je ne peux pas faire autrement. başka çarem yok je vous en supplie. ne olur jet d'eau. fıskiye jet society. jet sosyete HU 09/08/07 jeter. atmak jeter l'ancre. demir atmak jeter les fondations. temel atmak jeter un œil. bir göz atmak jeton. jeton jeu. oyun jeu d'échecs. satranç jeu d'enfant. çocuk oyuncağı jeudi. perşembe jeûne. oruç jeune. genç jeune arbre. fidan jeune homme. delikanlı, yiğit jeûner. oruçlu olmak jeunesse. gençlik jjji jilet. lame de rasoir jjjo joie. neşe, saadet, sevinç, şenlik joindre (les mains). kavuşturmak joint. ilişik joli. güzel güzeli, sevimli joliment. güzelce jonction. irtibat Jordanie. Ürdün joue. yanak jouer. oynamak oynar oynuyor, oyun oynamak jouer (d'un instrument). çalmak çalıyor çaldı jouer aux dés. zar oynamak jouer sa chemise. rest çekmek jouer son va-tout. rest çekmek jouer un rôle. bir rol oynamak jouer un rôle. bürünmek joueur de football. futbolcu jour. gün günün günleri gündür Jour – Mois - An. Gün - Ay – Yıl journal. gazete journaliste. gazeteci, muhabir, muhbir joyeux. neşeli joyeux. sevinçli joyeux. şen jjju judiciaire. adlî juge. yargıç jugement. hüküm jugement. yargı jugement dernier. kıyamet juger. yargılamak juif. musevi, musevî, yahudi, yahudî juillet. temmuz juin. Haziran haziranda jumeau. ikiz ikizler jupe. etek jurer. yemin etmek juridique. hukukî juron. küfür jusqu'à. dek, -e kadar (directif + kadar) jusqu'à Paris. Paris’e kadar jusqu’à 1 heure. bire kadar jusqu'à 6 heures. saat altıya kadar juste. tam juste. âdil juste après. akabinde justement. adilane justice. adalet, hak, insaf justifier. meşrulaştırmak kkka Kazakhstan. Kazakistan kidnapper. kaçırmak kaçırdı kilim. kilim kilo. kilo kilomètre. kilometre Kirghizistan. Kırgızistan Kurde. Kürt (langue) kurde. kurmanci llla là-bas. orada laboratoire. laboratuvar laboratuvarlar lac. göl gölü lâche, peureux, craintif. korkak korkağım korkaksın lagon. deniz kulağı laid. çirkin laideur. çirkinlik laine. yün laïque. laik laisse tomber. boş ver laisser. bırakmak laisser de côté. bir kenara bırakmak laisser entrer. içeri almak laisser libre. salıvermek laisser le passage. yol vermek laisser passer. yol vermek, önünü açmak laisser reposer. dinlendirmek laisser en suspens. askıda bırakmak laisser tomber. düşürmek laisser la voie. önünü açmak laisser voir. belli etmek lait. süt laitier. sütçü lame de rasoir. jilet lampe. lamba lampe à huile. yağ lambası lancer. fırlatmak lancer un produit. pazarlamak langoureux. süzgün langue. dil dilim, lisan langue maternelle. ana dili langue persane. Acemce lapin. adatavşanı, tavşan tavşandan large. ferah large, ample. geniş largement. büyük oranda, çokça largeur. en largeur. genişlik larme. gözyaşı, yaş yaşında las, dégoûté. bıkkın, yorgun lassitude. yorgunluk latitude. arz latitude (géographie). enlem laurier. defne lavandière. çamaşırcı laver. yıkamak laverie. çamaşırhane lavomatic. çamaşırhane llle le 5 novembre 1999. 5 Kasım 1999 tarihinde le beau sexe. kadınlar le cours de la vie. yaşamın akışı le dessus. üst le jour se lève. şafak söküyor le lendemain. ertesi gün le mois dernier. geçen ay le plus. en le sexe faible. kadınlar le surlendemain. daha ertesi gün le temps passe. gel zaman git zaman le Très-Haut. Cenabıhak leader. lider leadership. önderlik lèche-bottes. dalkavuk lécher. yalamak leçon, cours. ders dersler dersten önce légal. hukuksal, hukukî, kanuni, legal, meşru, yasal légalement. kanunen légalité. kakuniyet légende. efsane, söylence léger. hafif législatif. yasama légitimer. meşrulaştırmak légume. sebze légumes. sebze lent. yavaş lentement, doucement, petit à petit. ağır ağır, ufak ufak, yavaş, yavaşça, yavaş yavaş lentille. mercimek lentille (opt.). mercek les Chemins de Fer. Demiryolları lépreux. abraş lessive. çamaşır, çamaşır deterjanı leste. çevik lettre. harf, karakter lettre. mektup lettre de l'alphabet. harf lettré. okuryazar leucémie. kan kanseri leur. onların le leur. onlarınki levain. maya lever (tr.). kaldırmak lever de soleil. doğuş, güneşin doğuşu lever l'immunité. dokunulmazlık kaldırmak lèvre. dudak levure. maya lézard. kertenkele llli liaison. alâka, bağlantı, irtibat, münasebet Liban. Lübnan Lübnan'dan libéral. liberal libération. salıverilme, serbest bırakılma libérer. salmak, salıvermek, serbest bırakmak liberté. hürriyet, serbestlik, özgürlük özgürlüğü liberté de la presse. basın özgürlüğü libraire. kitapçı librairie. kitapevi libre. boş, hür, serbest, özgür Libye. Libya licence. lisans lié à. bağlı lien. bağ bağı bağları lierre. sarmaşık lieu d'élevage des vers à soie. böcekhane, böceklik lieu de culte. mabet lieu historique. ören yeri lieu prospère. mamure (esk.) lieutenant. teğmen lièvre. yabani tavşan tavşandan ligne. hat hatları, tel la ligne est disponible. hat düştü lignée. soy ligue. lig limite. hudut limité. sınırlı limonade. gazoz, limonata lin. keten linge. çamaşır linge de corps. iç çamaşır lingerie. iç çamaşır lion. aslan liqueur. likör lire. gözden geçirmek lire. okumak okuyorsun oku okusun okuyalım okuyun okusunlar lire son avenir dans le marc de café. fala bakmak lisse. düzgün, pürüzsüz liste. liste lit. karyola lit. yatak yatağından littéraire. edebi littérature. edebiyat livraison. dağıtım, nakliye, teslim livre. kitap kitabım livre (monnaie). lira livre turque. papel (arg.) livrer. dağıtmak livrer un secret. sır vermek livret. cüzdan cüzdanı livret de famille. evlenme cüzdanı livreur. nakliyeci lllo local. lokal local. yerel local. yerli locataire. kiracı location. kira locuteur. konuşmacı logement. lojman loger. barındırmak logiciel. yazılım logique (adjectif). mantıklı logique (substantif). mantık loi. kanun, nizam, yasa loi de l'offre & de la demande. arz ve talep kanunu loi sur l’accès à l’information. Bilgi Edilme Yasasi loi sur l’administration publique. Kamu Yönetimi Kanunu loi islamique. şeriat loin. uzak loin. ırak lointain. uzak long. uzun longitude. tul longitude (géographie). boylam longueur. boy, uzunluk loriot. sarıasma loriot d'Europe. sarıasma louange. övgü louche. şaşı louer. kiralamak louer. kiraya vermek loup. kurt lourd. ağır lourd (fig.). okkalı loyer. kira lllu lueur. ışın lui. o ona luire. ışın yaymak lumineux. aydın, aydınlık lumière. aydınlık, nur, ışık ışığı işıklar lundi. pazartesi lune. ay lune de miel. balayı lunetier, opticien. gözlükçü lunettes. gözlük luth turc. bağlama, saz lutte. mücadele, savaşım lutter. mücadele etmek, mücadele vermek lutteur. pehlivan luxe. lüks lycée. lise lycées scientifiques. Fen lisesi mmma macchabée. cenaze Macédoine. Makedonya mâcher. çiğnemek machine. makine makineyi machine à laver. çamaşır makinesi machiniste. makinist mâchoire. çene maçon. duvarcı madame. bayan, hanım, hanımefendi madame, monsieur, cher, estimé. sayın magasin. ambar magazin. mağaza magazine. dergi magie. büyü magique. büyülü, sihirli magnificence. ihtişam magnifique. muhteşem magnitude. büyüklük büyüklüğü mai. mayıs maigre. sıska maillot de bain. mayo main. el maint. nice maintenance. bakım maintenant. şimdi, maintenant maire. belediye başkanı, belediye reisi (esk.) maire de quartier. muhtar maire de village. muhtar mairie. belediye mais. ama, fakat maïs. mısır maison. ev evi evin evden evim la Maison Blanche (Washington). Beyaz Saray Zaman 06/06/05 maison close. genelev maître. hoca hocayım, usta ustam maître de maison. ev sahibi maîtresse de maison. ev hanımı, ev sahibi hanım maîtrise de soi. kendini tutma majesté. hazret majeur. orta parmak la majeure partie. çoğu majorité. ekseriyet, çoğunluk mal. fenalık, kötülük, şer şerlerin mal tenu. düzensiz malade. hasta hastayım hastasın maladie. hastalık maladresse. beceriksizlik, sakarlık maladroit. beceriksiz, hantal, sakar malaria. sıtma mâle. erkek malédiction. beddua malgré. rağmen malgré tout. gene de malhabile. beceriksiz, sakar malheur. uğursuzluk malheureusement. maalesef malheureux. zavallı malhonnête. düzenbaz, düzmeci, namussuz, sahteci, sahtekâr malin. kurnaz malle. bavul malstrom. girdap mammifère. memeli manche. kol kolu kollarında kolunuzu manchette. manşet manchot. çolak mandarine. mandalina mandat. havale manger. yemek yiyor yiyorum yer, yemek yemek (intransitif) mangé par les vers. kurt yemiş manière. suret, tavır, şekil manière de pensée. düşünme tarzı manifestant. gösterici, protestocu manifestation. etkinlik, gösteri, protesto manifestement. besbelli manifester. protesto etmek manivelle. kol kolu kollarında kolunuzu manœuvre. manevra, tatbikat manquant. eksik manque. eksik, ihmal, noksan manque de pitié. acımasızlık manque de talent. yeteneksizlik manquer. tükenmek, özlemek manteau. manto, palto manteau de fourrure. kürk kürküm manu militari. yaka paça Manzikert. Malazgirt (1071) maquereau. kodoş maquereau. pezevenk maquereau. uskumru maquis. çalılık marais. batak, bataklık marbre. mermer marchand. tüccar tüccarın tüccarların marchand d’eau. sucu marchand de bestiaux. celep marchand de chapeaux. şapkacı marchand de chaussures, cordonnier. ayakkabıcı marchand de cuivres. bakırcı marchand de ferraille. hurdacı marchand de fruits et légumes. manav marchand de glaces. dondurmacı marchand de moutons. koyuncu marchand de tapis. halıcı marchander. pazarlık marchander. pazarlık yapmak marchandise. mal marche. kademe marche. yürüyüş marché. pazar pazarı, piyasa, çarşı çarşıya marché libre. Serbest Piyasa marcher. yürümek marcher à quatre pattes. emeklemek mardi. salı mari. koca mariage. evlenme, evlilik, nikâh marié. evli mariée. gelin marin. denizci marmite en terre. güveç marmonner. söylenmek Maroc. Fas Marocain. Faslı marotte. hobi marquer. belirlemek marquer un point. sayı kazanmak marron (couleur). kahve rengi marron d'Inde. at kestanesi mars. mart Marseille. Marsilya’ya Marsilya’dan mascotte. maskot massage. masaj masse. kitle masseur. tellak massif. kitle, kitlesel masure. kulübe match. maç matériel, ingrédient, ustensile, outil. malzeme maternité. doğumevi maternité. annelik matin. sabah sabaha matière. husus, madde, mevzu matraque. cop hu 07/03/05 mâture. olgun maudire. kahretmek, kahretmek -i maudit. lanetli mauvais. fena, kötü kötüsü, yanlış mauvais œil. nazar mauvais présage. uğursuzluk mauvaise foi. bahane üretme, kötü niyet maximal. azamî maximum. azamî, maksimum mayonnaise. mayonez mmme mécanicien, réparateur. tamirci tamircisi méchanceté, mal. kötülük méchant. kötü kötüsü, kötü huylu mécontent. hoşnutsuz mécréant. gâvur médecin. doktor doktoru, hekim médecin-chef. başhekim médecine. hekimlik, tıp médiateur. aracı médiation. aracılık médicament. deva, ilaç méditation. endişe Méditerrannée. Akdeniz médium. orta parmak mégot. izmarit Mehmet Mehmet’ten meilleur. daha iyi meilleur marché. daha ucuz mélangé. karışık mélodie. ezgi, melodi, nağme melon. kavun kavundun membre. üye même. aynı même. bile mémoire. hafıza menace. tehdit menacer. tehdit etmek mendiant. dilenci mendier. dilenmek mensonge. yalan mentalement. fikren mentalité. zihniyet menteur. yalancı mention. ifade mentionner. anmak mentir. yalan atmak, yalan söylemek menton. çene menu. menü menuisier. marangoz mépris. tahkir méprisable. hor mépriser. küçümsemek, tahkir etmek mer. deniz denizi denizler Mer Noire. Karadeniz mercerie. tuhafiyeci merci. sağ olun, teşekkür ederim, şükür, mersi merci (après "bienvenue"). hoş bulduk merci beaucoup. teşekkürler mercredi. çarşamba merde. bok mère. anne la mère patrie. ana vatan, ana yurt ana yurdu tur110 26 mériter. hak etmek merle. karatavuk merle noir. karatavuk merveille. harika mésange charbonnière. baştankara mesquin. pinti message. mesaj messager. haberci messenger, forerunner, courier, despatch rider, dispatch rider, dispatch mesure. kıstas, ölçü, önlem mesurer. ölçmek mesurer le rythme cardiaque. nabzını saymak, nabız almak mesures. önlem métal. maden métamorphoser. başkalaştırmak métaphore. benzetme, mecaz métaphorique. mecazî météo, météorologie. hava durumu, meteoroloji Güneş méthode. yöntem, metot metodum métier, profession. işgal, meslek mesleği meslekler mètre. metre mètre carré. metre kare métro. metro métropole. yurt içi mettre. koymak koydu mettre, porter (un vêtement), revêtir. giymek giyinin mettre en application. yürürlüğe koymak mettre en danger. tehlikeye düşürmek mettre en fagots. çatmak mettre fin. sona erdirmek mettre en garde. uyarmak mettre en garde à vue. gözaltına almak mettre à genoux. dize getirmek mettre à jour. güncellemek mettre au monde. doğurmak mettre en ordre. düzenlemek, tertiplemek mettre à l'ordre du jour. gündeme getirmek mettre en panne. boca etmek mettre en péril. tehlikeye düşürmek mettre en pièces. parçalamak mettre pied à terre. karaya ayak basmak mettre en scène. sahnelemek mettre sens dessus-dessous. altüst etmek meuble. mobilya meubles. eşya meurtre. cinayet meurtrier. katil Mexique. Meksika mmmi microbe. mikrop midi. öğle öğlene midi et demi, minuit et demi, demi. yarım miel. bal le mien, la mienne. benimki mignon. minik, sevimli, ufak tefek migraine. baş ağrısı migrant. göçmen milan. çaylak milan noir. kara çaylak milieu. orta, ortam militaire. askerî mille. bin milliard. milyar million. milyon minaret. minare mince. hafif, ince mine. beniz, maden mineur (dans les mines). madenci madenciler HU 17/06/05 minimal. asgarî minimum. asgarî, minimum ministère. bakanlık bakanlığı Bakanlık'tan Ministère de la Défense Nationale. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) HU 01/06/05 Ministère de l’Education nationale. Milli Eğitim Bakanlığı Zaman 03/06/05 Ministère de l'Intérieur. İçişleri Bakanlığı Ministère de la Santé. Sağlık Bakanlığı HU 20/06/05 ministre. bakan ministre de l'intérieur. İçişleri Bakanı minorité. azınlık minuit. gece yarısı. ýary gije. midnight minuit et demi, midi et demi, demi. yarım minuscule. küçücük, ufak minute. dakika dakikada minuterie. otomatik minutie. titizlik minutieux. titiz miracle. mucize miraculeux. mucizevî mirador. kule mirage. serap miroir. ayna aynasına mise. rest mise en garde. uyarma, uyarı uyarısı HU 20/06/05 mise en scène. sahne düzeni misérable. züğürt mmmo mobilier. mobilya mode. moda, tarz tarzı mode (grammatical). kip kipi mode conditionnel. şart kipi mode de vie. yaşama tarzı modèle. ideal, kalıp, model, örnek moderne. modern, çağcıl modeste. alçak gönüllü modeste. iddiasız modeste. kendi halinde modeste. naçizane modestement. âcizane modestie. alçak gönüllülük, tevazu moëlle. ilik mœurs. âdet, örf, örf ve âdet moi. ben bana moine. keşiş, rahip moineau. serçe moins. eksi moins, avant (heure). kala moins beau, pas très beau. pek güzel değil mois. ay ayının moisi. küflü moisissure. küf moisson. hasat moitié. yarı moment. an, ara, süre mon. benim Mon Dieu !. Aman Tanrım! Mon Dieu !. eyvah mon enfant. evladım monastère. manastır monastère musulman. dergâh, tekke monde. cihan, dünya, âlem mondialisation. küreselleşme Mongolie. Moğolistan monnaie. revaç monnaie, devise. döviz monotone. monoton monsieur. bey, beyefendi, bay Monsieur. efendim monstre. canavar montagne. dağ dağlar dağı dağdan monter. binmek, yükselmek, çıkmak çıkıyor çıktık monter à cheval. ata binmek montre. saat saatlerde saattir montrer. göstermek montrer le chemin. yol göstermek montrer de l'intérêt pour. ilgi göstermek monture. binek monument. abide, eser monumental. abidevî moquerie. alay moqueur. alaycı moral. ahlâklı, ahlâkî moral. ilkeli moral. nezih morale. ahlâk moralement irréprochable. nezih moralité. ahlâklılık morbide. marazi morceau. lokma mordre. ısırmak morphine. morfin mort. ölü mort. ölüm mortel (adjectif). ölümlü, fani, öldürücü, ölümcül, ölüm mortel (substantif). ölümlü, insan mortier. havan mosquée. cami mot. kelime, söz, sözcük moteur. motor à moteur, motorisé. motorlu moteur de recherche. arama motoru motif, raison, cause. motif, sebep, neden nedeni motif décoratif. bezek motivation. motivasyon mou. yumuşak mouchoir. mendil mouette. martı mouillé. ıslak moule. kalıp moule. midiye moulin. değirmen moulin à paroles. ispinoz mourir. hayatını kaybetmek mourir. ölmek öldü mousse. köpük mousser. köpürmek moustache. bıyık moustachu. bıyıklı moustique. sivrisinek mouton. koyun mouvement. hareket moyen. aracı moyen. araç moyen. orta moyen. vasıta moyen. çare moyen de subsistance. geçim kaynağı Moyen Âge, Moyen-âge. Orta Çağ, Ortaçağ Moyen Orient. Ortadoğu Zaman 09/06/05 moyenne, en moyenne. ortalama Zaman 05/06/05 mmmu muet. dilsiz mule. katır multiplier. çarpmak çarptım multiplié par. çarpı Munich. Münih municipalité. belediye munitions. cephane mur. duvar mûr. olgun mûre. dut mûrir. olgunlaşmak murmure. mırıltı murmure de l'eau. şırıltı murmurer. mırıldanmak muscle. adale muscle. kas muscular. adaleli musicien. müzisyen musique. müzik musulman. Müslüman musée. müze mutant. mutant mutation. atama, tayin mutiler. sakatlamak mutuel. karşılıklı mmmy myope. miyop mystère. esrar, giz, sır, sırdaş mystérieux. esrarengiz mythologie. mitoloji nnna n'est-ce pas ?. değil mi ? n'importe quel. herhangi nager. yüzmek yüzdüm yüzdün nageur. yüzücü naïf. bön, saf, safderun, temiz naïveté. saflık naissance, accouchement. doğum naître. doğmak nappe. masa örtüsü narghilé. nargile NASA. Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin natation. yüzme nation. kavim, millet, ulus, vatan national. milli, ulusal, vatanî nationaliser. kamulaştırmak nationaliste. milliyetçi nationalité. milliyet, vatandaşlık, yurttaşlık, hemşehrilik, tabiyet tabiyeti, uyruk uyruğu natte. hasır naturaliser. vatandaşlığa kabul etmek nature. doğa nature. huy nature. mizaç nature. tabiat naturel. doğal, tabii, tabiî naturellement. doğal olarak, tabii, tabiî naufrage. deniz kazası, gemi enkazı nausée. bulantı, mide bulantısı navet. şalgam nnne ne --- pas. değil ne m'en veuillez pas. kusura bakmayınız ne pas oser imaginer. rüyasında görememek ne pas pouvoir être ignoré. göze batmak ne pas suivre le jeûne. oruç yemek ne plus. artık ne rien dire. ses çıkarmamak ne vous en faites pas. canınız sağ olsun né. doğumlu nécessaire. gerek, gerekli, lazım, lâzım nécessitant. muhtaç nécessité. gereken, zorunluluk, gerek, gereklilik, ihtiyaç, lüzum, kaçınılmazlık nécessiteux. muhtaç négatif. olumsuz négation. inkâr, tekzip négligence. ihmal négliger. göz ardı etmek, ihmal etmek négociation. uzlaşma, görüşme, pazarlık neige. kar neiger. kar yağmak nerf. sinir nerveux. sinirli net. net netteté. netlik nettoyage. temizleme, temizlik nettoyage à sec. kuru temizleme nettoyer. temizlemek neuf (chiffre). dokuz dokuza neuf, nouveau. yeni neuf chacun. dokuzar neuf par neuf. dokuzar dokuzar neuvième. dokuzuncu neveu. yeğen nez. burun burnum burnumu nnni ni --- ni. ne --- ne nicotine. nikotin nid. yuva yuvası nièce, neveu, cousin. yeğen nier. inkâr etmek, tekzip etmek, yalanlamak niveau. düzey, seviye niveau social. sosyal kademe nnno noble. soylu noce. nikâh noce, cérémonie de mariage. düğün noces. mürüvvet nocif. zararlı nœud. düğüm, bağ bağı bağları nœud papillon. boyun bağı, papyon, papyon kravat noir. kara noir. siyah noir et blanc. siyah beyaz noir. uğursuz noir (nom). zenci noirceur. karanlık noircir. kararmak, karartmak, siyahlaşmak, siyahlaştırmak noisette. fındık noix. ceviz cevizi, kuşbaşı noix de cajou. kaju fıstığı noix de coco. hindistan cevizi nom. ad adım, isim isimler ismim isminiz isminizin, nam nom de famille. soyad soyadı nombre. adet, nicelik, sayı sayılar sayıları nombres cardinaux. asal sayılar nombres distributifs. üleştirme sayıları nombres ordinaux. sıra sayıları nombreux. çok nombril. göbek nomination. atama nommé. adlı, isimli nommer. ad vermek, adlandırmak, isim vermek nommer. atamak (vb tr) non. hayır non-aggression. saldırmazlık non autorisé. izinsiz hu 07/03/05 non compris. hariç non éclairé. ışıksız non-musulman. gayrimüslim non-négociable. tartışılamaz non valable. geçersiz nord. kuzey kuzeyde normal. normal, tabii, tabiî normaliser. standartlaştırma norme. standart Norvège. Norveç norvégien. norveççe notable. dikkate değer notables. eşraf notamment. hele note. not noter. yazıvermek notre. bizim le nôtre. bizimki nouage. düğümleme nouer. düğümlemek, örmek noumène. olgu, vakıa nourrir. beslemek nourriture. gıda, yemek yemeğe, yiyecek nous. biz bizi nouveau. yeni nouvelle. haber haberler la nouvelle année. yeni yıl Akşam 31/12/04 Nouvelle Livre Turque. Yeni Türk Lirası (à partir du 1er/01/2005) Nouvelle-Zélande. Yeni Zelanda novembre. kasım novice. acemî noyau. iç noyau. çekirdek noyer. boğmak nnnu nu. çıplak nuage. bulut nuageux. bulutlu nucléaire. nükleer nuire à. zarar vermek nuisible. zararlı nuit. gece. gije. night nul. kimse nulle part. hiçbir yerde numéro. numara numarada nu-pieds. yalınayak nuque. ense oooa O.N.U.. BM O.T.A.N.. NATO, N.A.T.O. ooob obéir. itaat etmek obéissance. itaat obéissant. itaatkar obèse. obez obésité. obezite obeziteyi obezitenin HU 02/01/07 objecter. itiraz etmek objectif. hedef, nesnel objection. itiraz objet. cisim, mevzu, nesne obligation. görev obligation. mecburiyet, zorunda obligation religieuse (Islam). farz obligatoire. mecburî obligé. mecbur obscur. karanlık obscurité, noirceur. karanlık obséquiosité. dalkavukluk observateur. gözlemci, müşahit observation. gözetim, gözetleme, seyretme, gözlem, gözlem sonucu, gözleme, yorum, rasat observatoire. gözlemevi observer. gözlemek, gözlemlemek obsession. saplantı obstacle. engel obstinément. inatla obtenir. elde etmek obtenir. konmak (arg.) obtenir. sağlamak obtenir son diplôme. mezun olmak obtenir un diplôme. diploma almak obtention de diplôme. mezuniyet oooc occasion. fırsat d'occasion. kullanılmış occident. batı occidental. batılı occidentalisation. batılılaşma, batılılaştırma occidentaliser. batılılaştırmak occupation. uğraş occupé. faal, meşgul occuper. oyalamak s’occuper avec, être occupé. meşgul olmak océan. umman, okyanus okyanusu octobre. ekim ekimde oooe œdème. ödem œil. göz œuf. yumurta œuvre. eser, yapıt ooof offenser. hakaret etmek offensive. taarruz officiel. resmi officier. subay offre. ikram, öneri, arz (éco.) offrir. ikram etmek oooi oie. kaz oignon. soğan oiseau. kuş kuşu oiseau de malheur. uğursuzluk kuşu oisif. haylaz, işsiz güçsüz oléoducs. Boru Hatları olive. zeytin ooom ombragé. gölgeli, gölgelik ombre. gölge ombrelle. güneş şemsiyesi omelette. omlet ooon oncle. amca, dayı oncle maternel. dayı oncle paternel. amca onde. dalga onde radio. radyo dalgası ondulation. çalkantı onduler. dalgalanmak ongle. tırnak ooop opéra. opera opération. operasyon opinion. düşünce, fikir, görüş, tahmin opium. afyon opposant. aleyhtar opposition. karşıtlık, karşıtı, muhalefet oppression. zulüm opprimé. mazlum optatif (temps du verbe). dilek kipi opticien, lunetier. gözlükçü option. seçenek ooor or. altın orage. fırtına orageux. fırtınalı orange (couleur). turuncu orange (fruit). portakal orchestre. orkestra orchidée. orkide, salep ordinaire. adî ordinateur. bilgisayar bilgisayarın ordonnance. reçete ordonner. buyurmak buyrun buyur, emir vermek, emretmek ordonner. düzenlemek ordre. buyruk, emir ordre. düzen ordre du jour. gündem ordures. çöp oreille. kulak oreiller. yastık oreillons. kabakulak organe législatif. yasama organı organisation. düzen, teşkilat, örgüt Organisation Mondiale de la Santé, OMS. Dünya Sağlık Örgütü organiser. düzenlemek, örgütlemek organisme. yapı orge. arpa orgie. cümbüş orgueil. gurur, kibir orgueilleux. kibirli orient, est. doğu orientation. yönelim originaire. kökenli originaire d'où ?. nereli ? original. asıl origine. köken, orijin ornement. bezek, süs, ziynet orner. bezemek, donatma, süslemek ornithologie. kuş bilimi, kuş bilimci orphelin. kimsesiz, öksüz orteil. ayak parmağı orthographe. imlâ, yazım ortie. isirgan otu (Urtica dioica) ooos os. kemik oser. cesaret etmek osier. çalı kavak ostentation. gösteriş ooot otage. rehine ôter, enlever, quitter. çıkarmak çıkarın ottoman. Osmanlı ooou ou ... ou bien. ya ... ya da où ?. nerede ? nereye ? ou bien. yahut, veya où ça. hani où que ce soit. neredeyse d'où ?. nereden ? nereli ? neresinde ? oublier. aklından çıkmak oublier. unutmak unutmayın unuttum ouest. batı batıda oui. evet ouragan. kasırga ourlet. paça ours. ayı outil. alet outil. araç outil, ingrédient, matériel, ustensile. malzeme outrager. hakaret etmek ouvert. açık ouvertement. açıkça ouverture. açılış, delik ouverture d'esprit. zihin açıklığı ouvrier. amele, işçi ouvrier agricole. ırgat ouvrier en bâtiment. ırgat ouvrir. açmak ouvrir un compte. hesap açmak Ouzbékistan. Özbekistan pppa pacifique. barışsever, barışçı, sulhperver, sulhsever, sakin, pasifik pacifiste. barışçı, sulhçu pacte. antlaşma, muahede, pakt pactiser. antlaşmak page. sayfa page d’accueil. ana sayfa Güneş paiement échelonné. taksit paillasson. hasır paille, foin. saman pain. ekmek pair. çift paire. çift paître. otlamak paix. barış, sulh Pakistan. Pakistan palais. saray palais (anatomie). damak palais de justice. adliye pâle. solgun, soluk palefrenier. ispir pâlir. solmak paludisme. sıtma panier. sepet panique. panik panneau. levha, pano pantalon. pantolon pantalon bouffant. şalvar pantoufle. terlik papa. baba babamdan papeterie. kırtasiye papier, pièce, document. kağıt kağıtları papillon. kelebek paquet. paket par. tarafından par avion. uçakla, uçak ile par centaines. yüzlerce par le col. çalyaka par dessus tout. üstelik par-dessus tout. her şeyin ötesinde par exemple. mesela, örneğin par hasard. tesadüfen par ici. buralarda par l'intermédiaire de. aracılığıyla par milliers. binlerce par quel moyen ? avec quoi ? comment ? neyle ? par la route. karadan par voie terrestre. karadan parade. çalım paradis. cennet parapluie. şemsiye paraître. gibi gelmek paralytique. kötürüm parc. park parce que. çünkü pardon. af, affedersiniz pardonner, excuser. affetmek affedersin affedersiniz, bağışlamak pareil. eş parent. akraba, hısım parenté. hısım akraba parenthèse. parantez parents. ebeveyn parenté. akrabalık parer. donatma paresse. tembellik paresseux. tembel parfait. kusursuz parfaitement. gayet parfois. kimi zaman parfum. parfüm pari. kumar parier. bahse girmek, kumar oynamak Paris. Paris Paris’e Paris’te parlement. millet meclisi, parlamento Parlement Européen. AP parlementaire. parlamenter parler. konuşmak konuşuyor konuşmuyorum konuşalım konuştu parler de. söz etmek parole. lakırdı parole. söz parsemer. serpmek part de marché. pazar payı partager. paylaşmak parti. parti partisi, taraf, fırka fırkası Parti Démocrate, 1946. Demokrat Partisi tur110 25 Parti démocrate du Kurdistan. KDP : Kürdistan Demokratik Partisi parti de l’indépendance. Bağımsız Türkiye Partisi, BTP Parti de la Juste Voie. DYP Parti de la Mère Patrie. ANAP Parti de la Vertu. FP Parti Républicain Libéral. Cumhuriyetci Serbest Fırka tur110 24 Parti Républicain du Peuple. CHP Parti des travailleurs du Kurdistan. Kurdistan İşçi Partisi PKK : Partiya Karker Kurdistan Kurdistan Worker's Party (now KADEK) participatif. katilimci participation. katılım participer à. katılmak particularité. özellik particulier. özel, özgü particulièrement. bilhassa partie. bölüm, fasıl, kısım partir. yola çıkmak partir, aller, s’en aller. gitmek gidiyorum gidiyorsun git gideyim gidelim gittik, hareket etmek partir à la guerre. sefer partout. her yer parvenir. varmak varır parvenir à. ulaşmak parvenu. görmemiş pas (substantif). adım pas cher, bon marché. engin, ucuz ucuzu BZD 108 pas encore. henüz pas mal. epeyce, hayli, oldukça pas de mal. zarar yok pas de problème. sakıncası yok pas du tout. hiç pas très beau, moins beau. pek güzel değil passage. geçit, pasaj passage en revue. inceleme passage souterrain. alt geçidi passager, voyageur. yolcu yolcular passé (heure), après. geçe passé. geçmiş passé constaté. di’li geçmiş zaman BZD 100 passe-plat. servis penceresi passeport. pasaport passer. geçirmek passer (int.). geçmek geçiyor geçmiş passer commande de. sipariş vermek bş için passer une commande. ısmarlamak passer un contrat. sözleşme yapmak passer par. uğramak passer en revue. gözden geçirmek, incelemek passerelle. geçit, üst geçit passe-temps. hobi passion. ihtiras, tutku passionné. tutkulu passoire. süzgeç pastel. pastel pastèque. karpuz karpuzu. arbuz pâte. macun pâte dentifrice. diş macunu pâtes. makarna pathétique. acıklı patience. sabır sabrı patient. hasta bir kişi patient. sabırlı patienter. sabretmek, sabır etmek pâtir. zarar görmek pâtisserie. pastane, pastahane pâtissier. pastacı patriarche. patrik patrie. yurt, vatan patriote. vatansever, yurtsever patrouiller. kol gezmek pâturage. mera, otlak pâture. mera paume (de la main). avuç pause, halte, arrêt. mola molası, dinlenme pauvre. fakir, yoksul, zavallı, züğürt pavillon. köşk payer. ödemek payer (un) tribut. haraç vermek pays. memleket, toprak toprağa, yurt, ülke ülkenin ülkede ülkeler paysage. manzara paysan. köylü Pays-Bas. Hollanda pppe peau. deri peau-rouge. Kızılderili pêche. şeftali péché. günah pêcher. balık tutmak pêcheur. balıkçı pédant. ukala pédanterie. ukalalık pédibus. yaya olarak peignage. tarama peigne. tarak peigner. taramak peignoir. bornoz peindre. boyamak peine. ceza, dert, üzüntü peine capitale. idam cezası peine de mort. idam cezası peine de prison. hapis cezası peintre (artiste). ressam peintre en bâtiment. boyacı peinture. boya peinture à l'huile. yağlı boya pélerinage. hac pelle. kürek pendant des heures. saatlerce pendule. sarkaç pénitence. azap pensée. düşünce, fikir, sanı pensée; soupçon. endişe penser. akıl etmek, düşünmek düşünyorsun, sanmak penseur. düşünür, mütefekkir pension. pansiyon pente. eğim pépère. babalık pépier. ötmek, şakımak pépin. çekirdek perdre. kaybetmek, yitirmek perdre la vie. hayatını kaybetmek perdrix. keklik perdrix bartavelle. taş kekliği perdrix choukar. kınalı keklik perdrix grise. çil keklik père. baba babamdan pergola. çardak période. devre, dönem, süre période de fiançailles. nişanlılık perle. inci permanent. daimi, kalıcı, sürekli perméable. geçirgen permettre. imkân vermek, müsaade etmek, sağlamak permettre, autoriser. izin vermek permis de conduire. ehliyet permission. müsaade, izin perpétuel. müebbet, sürekli perroquet. papağan papağana perruque. peruk, peruka hu 07/03/05 persan. Acem persan. Acemce, farsça Perse. Acemistan persécuter. zulmetmek persécution. zulüm persil. maydanoz persister. diretmek personnalité. benlik, şahsiyet personnalité, caractère. kişilik personne. hiç kimse, insan, kimse, kişi kişinin, şahıs HU 30/05/05 personne ne fait. kimse etmiyor personne obséquieuse. dalkavuk personne pressée. aceleci persuader. inandırmak persuasion. kanaat perte. fire pesage. tartı pèse-personne. tartı aleti peser. tartmak péter un plomb. üşütmek petit. küçük küçüğümüz, minik, ufak petit (d'un animal). yavru petite aiguille d’une montre. akrep petit ami. sevgili petit bazar. tuhafiyeci petit commerce, boutique. dükkan petit déjeuner. kahvaltı kahvaltıda petit doigt. küçük parmağı petite-fille. torun petit-fils. torun petite monnaie. bozuk para petit pain rond au sésame. simit petit à petit. yavaşça, yavaş yavaş petit pois. bezelye pétition. dilekçe pétrole. petrol petrolün Zaman 16/06/05 pétrolier. tanker peu. az peu après. biraz sonra peu profond, bas. sığ peuple. halk halkı, kavim, millet, ulus peuplé. kalabalık peuplier. kavak peur. korku peur sans fondement. vehim peureux, craintif, lâche. korkak korkağım korkaksın, ürkek peut-être. belki ppph phaéton. fayton phare (maritime). feneri phare (d’une voiture). far pharmacie. eczacılık pharmacie. eczane pharmacie. ispençiyari pharmacien. eczacı phase. fasıl Phénicien. Fenike phénomène. fenomen, görüngü philosophe. filozof photo, photographie, cliché. resim resmim, fotoğraf Güneş phrase. cümle pppi piano. piyano pic vert. yeşil ağaçkakan pichet. sürahi pickpocket. yankesici pictural. resimsel pie, pie bavarde. saksağan pièce. oda odanın odanız odası pièce. sikke pièce, papier, document. kağıt kağıtları pièce (de théâtre). oyun pièce de monnaie. sikke pied. atak *** pied. ayak ayağı pied (d'un arbre). dip pied (d'une montagne). etek piège. tuzak pierre. taş taşla pierre. çekirdek pierre tombale. mezar taşı piéton. yaya pieu. kazık pieux. sofu pigeon. güvercin, safderun pignon de pin. çam fıstığı pile. istif pile, exact, complet, juste. tam pillage. yağma piller. yağmalamak pilote. pilot pilotlar HU 05/03/05 pilule. hap piment. biber pimenté. acı pin. çam pinceau. fırça pinson. ispinoz pioche. kazma pipe. pipo pipelette. çalçene pique-nique. piknik pikniğe pique-niquer. piknik yapmak pirate. korsan piscine. havuz, havuzu pistache. Antep fıstığı, fıstık, Şam fıstığı pister. izlemek pistolet. tabanca pitance. rızk pitoyable. acınacak pitre. şaklaban pivert. yeşil ağaçkakan pppl placard. dolap place. alan place. mahal place. meydan place. yer yerden yeri placer. oturtmak plafond. tavan plafonnier. şişe plage. kumsal, plaj plage de sable. kumsal plaie, blessure. yara plainte. şikayet plaire. hoşlanmak, hoşuna gitmek plaisanterie. alay, şaka plaisir. keyif, zevk, haz plan. plan plancher. taban, zemin, döşeme planches. tahta planète. gezegen planeur. planör planning familial. aile plânlaması plante. bitki bitkiler planté d'arbres. ağaçlı planter. dikmek plastique. plastik plat. tepsi platane. çınar plateau. sini plateau. tepsi plateau en cuivre ou en laiton. sini plâtre. sıva plâtrer. sıvamak plein. dolu plein aux as. yüklü pléthore de nourriture. abur cubur pleurer. ağlamak ağladı BZD 109 pleurer en chœur. ağlaşmak pleurer de douleur. acı acı bağırmak pleurnicher. zırlamak, zırıldamak pleuvoir (imp.). yağmak, yağmur yağmak pli. kat katta plier. bükmek, katlamak plier en deux. ikiye katlamak plisser. kıvırmak plomb. kurşun plombier. muslukçu, su tesisatçı plongeon. batış plonger. dalmak pluie. yağmur, yağış plume. tüy, kuş tüyü la plupart. çoğu la plupart du temps. çoğu zaman plus. artı plus. daha plus que nécessaire. haddinden fazla plus tard. mâbadi plusieurs. birkaç, nice pluvieux. yağışlı pneu. lâstik pppo poche. cep cebim, torba poète. şair poêle à charbon. soba poêle à frire. tava poêlé. tava poêlon. sahan poème. şiir poids. tartı poignée. kulp poignet. bilek poil. kıl, tüy poilu. kıllı poinçon. damga poindre. sökmek poing. yumruk point. nokta, uç point de convergence. odak noktası point de départ. başlangıç noktası point d'exclamation. ünlem işareti point d'interrogation. soru işareti points de suspension. üç nokta point-virgule. noktalı virgül point de vue, opinion. açı, bakım, görüş pointe. uç poire. armut poireau. pırasa pois. bezelye pois chiche. nohut poison. zehir, zıkkım poisson. balık poitrine. göğüs göğüsleri göğsüm poivre. biber, karabiber poivron. biber pôle. kutup kutbu kutbunu police. polis police de caractères. yazı tipi policier. polis, polisiye politicien. politikacı politique. politik, politika, siyasal, siyaset politique (adjectif). siyasi, siyasî polluant. kirletici polluer. çevreyi kirletmek pollution. kirlilik Pologne. Polonya pomme. elma pomme de terre, pommes de terre. patates pompe. tulumba pont. köprü köprüsü, döşek pont (de bateau). güverte Pont du Bosphore. Boğaziçi köprüsü pont suspendu. asma köprü pope. papaz populaire. popüler population. nüfus nüfusu populiste. halkçı porc. domuz porcelaine. porselen pore. gözenek poreux. gözenekli port. liman porte. kapak porte. kapı kapıyı kapısı porte-documents. evrak çantası portefeuille. cüzdan cüzdanı porte-monnaie. cüzdan cüzdanı porte-parole. sözcü porter (un vêtement). giymek porter préjudice. zarar vermek porteur. hamal porteur, courrier. ulak portion. kap Portugal. Portekiz poser. takmak tak takın poser des questions. soru sormak positif. müspet, olumlu position. konum, makam, mevki mevkide possibilité. imkân, olanak, olasılık possible. kabil, muhtemel, mümkün, olanaklı, olası posséder. sahip olmak poste. posta poste de police. karakol karakolda pot. bakraç pot. çömlek pot (de confiture par exemple). kavanoz. jar pot d'échappement. egzoz pot de fleurs. saksı pot-de-vin. rüşvet potasse. potas potentiel. güç potentiel. muhtemel potentiel. potansiyel potentiellement. muhtemelen potin. dedikodu poubelle. çöp kutusu pouce. baş parmak poudre. barut poudre à canon. barut poulailler. kümes poule. tavuk poule d'eau. saz tavuğu poulet. piliç, tavuk pouls. nabız nabzını poumon. akciğer pour. için Pour le peuple, malgré lui. Halk için halka rağmen tur110 9 pour rien. boşuna pourboire. bahşiş pourcent. yüzde pourchasser. kovalamak pour mille. binde *** pourquoi ? neden ? niçin ? Pourquoi Benerdji s’est-il suicidé. Benerci Kendini Neden Öldürdü (Mehmet Ulusoy) pourrir. çürümek poursuite. takip poursuivre. izlemek poursuivre. kovalamak poursuivre. takip etmek pousser. dürtmek pousser. itmek pousser (intr.). yetişmek pousser (plante). bitmek poussière. toz poussiéreux. tozlu pouvoir. güç gücü, iktidar, kudret, salâhiyet pouvoir exécutif. yürütme gücü pppr prairie. çayır, çayırlık, ova, çimenlik praticité. elverişlilik pratique. elverişli précaution. önlem précédent / suivant. geri / ileri précéder. önüne geçmek prêche. vaaz prêcher. vaaz etmek, vaaz vermek précieux. değerli, kıymettar précipitation. telaş précipitations. yağış précis. belirli, belli prédiction. kehanet préface. önsöz préfecture. vilâyet, vilâyet binası préfecture, département, province, région. il iller illerin préféré, favori. gözde préférence. öncelik préférer. tercih etmek, yeğlemek préfet. vali préjudice. zarar zararı préjugé. önyargı premier. birinci, ilk premier ministre. başbakan prendre. almak, tutmak, yakalamak prendre un autobus. binmek prendre en charge. üstlenmek prendre les commandes. dümene geçmek prendre congé de. uğurlamak prendre une douche. duş almak, duş yapmak prendre feu. tutuşmak prendre froid. üşütmek prendre la main dans le sac. suçüstü yakalamak prendre des mesures. önlem almak prendre note. yazıvermek prendre en otage. rehin almak prendre part. katılmak prendre le petit déjeuner. kahvaltı etmek, kahvaltı yapmak prendre des photos. resim çekmek prendre place. yer almak prendre le pouls. nabzını tutmak prendre la poussière. tozlanmak prendre la route. yolunu tutmak prendre au sérieux. ciddiye almak prendre la tête. baş çekmek prendre la tête. önayak olmak prendre soin de. değer vermek, muhafaza etmek prendre sur le fait. suçüstü yakalamak à prendre où à laisser. tartışılamaz prénom. ad adım préparatif. hazırlık préparation. hazırlanış préparer. hazırlamak près, proche. yakın près de. nezdinde presbytère. papazın evi présence. bulunma, bulunuş, huzur présent. hazine, hediye présent, actuel. şimdiki zaman à présent. halen, hâlen présent progressif. şimdiki zaman présentateur. sözcü présentation. sunuş, takdim, tanıştırma, tanışma présentement. halen, hâlen présenter. sunmak, takdim etmek, tanıtmak, tanıştırmak présenter (des gens). tanıştırmak présenter un candidat. namzet göstermek préserver. korumak, saklamak présidence de la république. cumhurbaşkanlığı président. başkan président de la république. cumhurbaşkanı présomptueux. iddialı presque. hemen hemen, âdeta presse (journaux). basın basını basınında pressentiment. sezgi, sezi, seziş presser. aceleleştirmek presser. sıkmak pression. baskı pression. basınç prestidigitateur. hokkabaz prêt. hazır, ödünç verme prétendre. iddia etmek prétendu. özenti prétendument. sözde prétentieux. iddialı, fodul prétention. iddia prêter. ödünç vermek prétexte. bahane, vesile prêtre. papaz preuve. delil, kanıt prévenir. haberdar etmek, ihtar etmek, ikaz etmek, uyarmak prévenu. haberdar, sanık prévoir. öngörmek prier. rica etmek, dua etmek prière. namaz namazı, dua, rıca prière de la nuit. yatsı namazı primauté. üstünlük primitif. ilk principal. ana, esas, temel principe. esas, ilke, prensip, umde, unsur printemps. bahar, ilkbahar priorité. öncelik prise. zapt prison. cezaevi, hapis, hapishane, tutukevi prisonnier. esir, mahpus, tutsak, tutuklu privé. özel privilège. ayrıcalık, imtiyaz privilégié. ayrıcalıklı, imtiyazlı prix. bedel, fiyat, ödül probabilité. ihtimal, olasılık probable. muhtemel, olası, olasılı probablement, je crois. galiba problème. mesele, sakınca, sorun procès. dava, mahkeme processus. süreç prochain. gelecek proche, près. akraba, yakın procuration. vekâlet procureur. savcı prodigue. savurgan, tutumsuz, müsrif producteur. üretici productif. üretken production. imalat, istihsal, üretim produire. istihsal etmek, üretmek produit. ilaç, ürün professeur. öğretmen, profesör profession, métier. meslek mesleği meslekler profit. kar, kâr, kazanç, yarar profond. derin, kalın, kesin profondément. büyük oranda profondeur. derinlik programme. program progrès. gelişme progression. süreç projection de diapos. dia gösterisi projection de films. film gösterisi projet. proje, tasarı, tasarım, taslak, kroki, tasar, plan, maket, eskiz promenade. gezi, gezme gezmeye promesse. söz promis. sözlü promotion. atama. (n. f.) promouvoir. atamak. (v. tr.) prompt. çevik promptitude. çeviklik pronom. zamir zamiri zamirleri pronoms personnels. şahıs zamirleri pronom possessif. iyelik zamiri prononciation. söyleniş, telâffuz propagande. propaganda propagation. üreme propager. yaymak, çiftleştirmek, çoğalmak prophète. peygamber, resul à propos. bu arada, sırası gelmişken à propos de. dair, hakkında, üzerinde proposer. teklif etmek, önermek proposition. teklif, öneri propre. temiz propre à qq'un. hususiyet, mahsus propreté. temizlik propriétaire. ev sahibi, mal sahibi, sahip sahibi propriétaire d'un terrain. mülk sahibi propriété. mülk prospecteur. madenci madenciler prospère. bayındır prospère. mamur (eski) prospérer. gelişmek, yeşermek prospérité. mamure (eski) prospérité. refah prostituée. orospu protecteur. kayırıcı protection. diriğ (eski) protection. esirgeme, koruma, vikaye, himaye protéger. himaye etmek, kayırmak, korumak, vikaye etmek prouver. kanıtlamak proverbe. atasözü province. eyalet, il iller illerin, taşra, vilayet, yetki alanı provisions. erzak provisions, courses. alış veriş provoquer. başlatmak, neden olmak, yapmak yapıyorsun yap yaptı prudence. ihtiyat, tedbir prudent. ihtiyatlı, tedbirli prune. erik prunelle. gözbebeği psssst. hiş pppu public. kamu publication. yayım, yayın yayını, yayınlama publiciste. reklamcı publicité. ilan ilân, reklam publier. neşretmek, yayımlamak puisque. çünkü puissance. kudret puissant. etkili, kuvvetli puits. kuyu, çekirdek, çukur pull-over. kazak punition. ceza pupille. gözbebeği pur. saf pur, essentiel. öz putain. fahişe putsch. darbe pyjama. pijama qqqa quai (de port). rıhtım quai (de gare). peron qualitatif. niteliksel qualité. kalite, nitelik, vasıf quand ?. ne zaman ? quant à. gelince quant à. ise quantitatif. niceliksel quantité. misli, nicelik quarante. kırk quart. çeyrek quartier. mahalle mahallede tur110 26 quartier. semt semti BZD 110 quartier général. karargâh quatre. dört dörde quatre chacun. dörder quatre par quatre. dörder dörder quatre-vingt-dix. doksan quatre-vingts. seksen quatrième. dördüncü qqqe que ?. ne ? que cela soit passé. geçmiş olsun Que Dieu vous aide. Allah kolaylık versin quel. hangi quel âge a-t-il ?. kaç yaşında ? quel genre de ?. ne gibi ? quelle heure est-il ? saat kaç ? à quelle heure ?. saat kaçta ? quel numéro de. kaçıncı quelconque. herhangi quelle chance vous avez !. ne mutlu size ! quelque. kimi quelque chose. bir sey, bir şeyler quelque part. bir yerler quelques. birtakım quelqu'un. biri, kimisi quelques-uns. kimileri querelle. münakaşa question. mesele, soru questionner. sormak queue. kuyruk qqqi qui ?. kim ? kimler qui a bon goût. zevkli qui a de l'espoir. umutlu, ümitli qui convient. uygun qui exagère. abartıcı qui fait le pitre. şaklaban qui se plaint. şikayetçi qui que ce soit. kim olursa olsun qui a raison. haklı qui regrette. pişman qui réussit. muvaffak quille. omurga quincaillier. nalbur quitter. ayrılmak quitter, ôter, enlever. çıkarmak çıkarın qqqo quoi ?. ne ? quoi de neuf ?. ne var ne yok ? quota. kota rrra rabais. indirim raccompagner. uğurlamak raccourci. kestirme yol raccourcir (intr.). kısalmak raccourcir (tr.). kısaltmak raccrocher le téléphone. telefon kapatmak race. nesil, soy, ırk racine. kök racisme. ırkçılık racketteur. haraççı racontar. rivayet raconter. anlatmak radiation. radyasyon radical. köklü radical. radikal radin. cimri radio. radyo radio (graphie). röntgen röntgene radis noir. acırga rage. kuduz rage. öfke raifort. acırga rail. ray raisin. üzüm raison. hak raison, motif. sebep, neden nedeni raison. us raisonnable. makul raki. rakı ramassage (des jeunes enfants pour en faire des janissaires). devşirme Ramadan. Ramazan rambarde. parmaklık ramener. getirmek getirirsin ramper. sürünmek rance. acımış rang. sıra rapaces. yırtıcı kuşlar rapide. hızlı hızlıdır rapidité. çabukluk, çeviklik rappeler. anımsatmak, hatırlatmak rapport. alâka, ilgi, ilişik, ilişki, münasebet, temas rapporter. getirmek getirirsin rare. fevkalade, seyrek rarement. ender, seyrek, seyrek olarak, nadir, nadiren, tek tük rarissime. ender rassasier. doyurmak rassembler. toplamak se rassembler, se réunir. toplanmak rat. sıçan rater. kaçırmak kaçırdı ratifier. onaylamak rationnel. akla uygun, akıllı rationnellement. akıllıca raton laveur. çamaşırcı ayı ravage. tahrip ravager. tahrip etmek rayon. yarıçap rayon. ışın rrre réacteur. reaktör réaction. gericilik, irtica, reaksiyon, reaksyon, tepki réactionnaire. gerici réagir. tepkimek réalisation. yapım réalisation, accomplissement. gerçekleşme réaliser. gerçekleştirmek, infaz etmek, yürütmek réalisme. gerçekçilik réaliste. gerçekçi, realist réanimation. canlandırma réanimer. canlandırmak rebelle, indocile. isyankar, isyankâr rébellion. ayaklanma, isyan rrrec récemment. son zamanlarda, yeni recensement. sayım sayımı sayımlar réception. resepsiyon, toplantı récession. resesyon recette, description. tarif recevoir. almak recevoir un coup de poing. yumruk yemek réchauffer. ısıtmak recherche. arama, araştırma Zaman 03/06/05 rechercher. araştırmak récidive. sabıka récidiviste. sabıkalı récipient. kap réciproque. karşılıklı réclame. ilan ilân, reklam récolte. ürün recommandé. taahhütlü recommander. önermek recommencer. yeniden başlamak récompense. ödül reconduire à la frontière. sınır dışı etmek reconnaissance. minnet, minnettarlık reconnaissance de dette. senet reconnaissant. minnettar reconnaître. tanımak tanıyor reconstruction. imar record. rekor HU 04/06/08 recourir à. başvurmak recouvrir. bürümek, kaplatmak recteur. rektör reçu. makbuz, senet réduction. indirim réduire au silence. susturmak rrref refaire. yeniden yapmak référence. atıf, referans référendum. referandum referandumda HU 30/05/05 réforme. devrim, reform réfrigérateur. buz dolabı refuge. sığınak réfugié. kaçak refuser. geri çevirmek, istememek, kabul etmemek, reddetmek rrreg regard. bakış regarder. bakmak bakılır, seyretmek regarder autour de soi. etrafına bakınmak, çevresine bakınmak regarder la télévision. televizyon seyretmek régiment. alay région. bölge bölgeler bölgelerinde, il iller illerin, vilâyet règle, code. kural kuralları BZD 104 règlement. yönetmelik se régler, s’améliorer, guérir. düzelmek régler ses comptes. hesaplaşmak régler son compte. hesabını vermek régner. hüküm sürmek régressant. düşen regret. pişmanlık regrettable. acınacak regretter. aramak, pişman olmak regretter (qqun). özlemek rein. böbrek reine. kraliçe reins. bel rrrel relatif à. ilişkin relation. ilgi, ilişik, ilişki, münasebet, temas relationnel. ilişkisel relativement. nispeten relier. bağlamak religieuse. rahibe religieux. dinci religieux. dindar religieux. keşiş religieux. rahip religion. din dini dinler, diyanet reliure. cilt rrrem remarquable. dikkate değer, fark edilir, fevkalade, olağanüstü remarquer. fark etmek remède. deva remercier. teşekkür etmek remise d'impôt. vergi iadesi remonter (un réveil). kurmak remords. pişmanlık rémouleur. bileyici rempart. istihkam, sur remplaçant. halef, halife remplir. doldurmak remporter une victoire. galibiyet almak rrren renard. tilki rencontre. karşılaşma rencontrer. karşılamak karşılamaz, rastlamak rendez-vous. buluşma, randevu randevuya. appointment, date, rendezvous, meeting, assignation, tryst HU 11/04/05 rendre. geri çevirmek, iade etmek rendre fou. çıldırtmak rendre sec. kurutmak rendre visite à. ziyaret etmek renfermé. kapanık renfermer. içermek renom. şöhret renommée. tanınmışlık renoncer. vazgeçmek renouveler. yenilemek rénover. yenilemek renseignement. istihbarat, bilgi bilgileri renversé (président). devrik overturned gestürzt, umgeworfen, umgekippt HU 26/03/05 renverser. devirmek renverser le gouvernement. hükümeti düşürmek renvoi. iade iadesini Zaman 24/05/05 renvoyer. iade etmek renvoyer de. kovmak rrrep réparateur, mécanicien. tamirci tamircisi réparation. tamir, telafi réparer. tamir etmek répartition. ayrılış ayrılışı repas. aş, yemek yemeğe repasser. ütülemek repos, pause. dinlenme repentant. tövbekâr repentir. tövbe répéter. tekrarlamak replier. katlamak réplique. karşılık répliquer. karşılık vermek répondre. cevap vermek, cevaplamak, yanıtlamak réponse. cevap, karşılık, yanıt reportage. röportaj repos. istirahat reposant. dinlendirici reprendre ses esprits. kendini toparlamak représentant. mümessil, temsilci représentation. temsil représenter. acentalık etmek répressif. baskıcı réprimande. azar réprimander. azarlamak réprobateur. sitemkâr reproche. azar, sitem reprocher. sitem etmek reproducteur. damızlık république. cumhuriyet République de Chypre du Nord. KKTC République Tchèque. Çek Cumhuriyeti République turque. TC : Türkiye Cumhuriyeti répugner à. kıyamamak réputation. ün réputation. şöhret requin. köpekbalığı réquisitoire. iddia, suçlama rrres réseau. örgüt, şebeke şebekeyi, ağ ağlar ağlarla tur110 26 réservation. rezervasyon réserve. ihtiraz, rezerv, çekince réserver. rezerve etmek résidence. konak résidence d’été. yazlık (ev) résider, rester. kalmak kalıyorum kalmadı kal kalmasınlar résistance. direniş, direnç, dayanıklılık, mukavemet résistant. dayanıklı, direnişçi, dirençli, mukavemetçi résister. dayanmak, katlanmak résister à. direnmek, karşı koymak, mukavemet etmek résolu. azimli, kararlı résolution. azim, kararlılık résoudre. halletmek, çözmek respect. hürmet, saygı respectable. muhterem, saygıdeğer respecté. itibar respecter, avoir des égards. saygı göstermek respiration. soluk respiration. soluk alıp veriş respirer. nefes alıp vermek, nefes almak, soluk alıp vermek responsabilité. sorum responsable. sorumlu ressemblance. benzerlik. likeness, resemblance, similarity, analogy, mimicry, affinity, approach, community, comparison, conformity, congeniality, identity, kinship, parallel, parallelism, parity, propinquity, sameness, similar, similitude HU 11/04/05 ressemblant à la corne. tırnaksı ressembler à. benzemek ressentir. duymak duymuyor, hissetmek, çekmek ressource. kaynak kaynaklar énergie et ressources naturelles. Enerji ve Tabii Kaynaklar ressusciter. hortlamak restaurant. lokanta, restoran restoranı restoranın restoranda reste. kalıntı rester. durmak durma, kalmak kalıyorum kalmadı kal kalmasınlar, kalınmak rester absourdi. şaşırıp kalmak rester bouche bée. ek bent olmak rester coincé. sıkışıp kalmak rester pétrifié. donakalmak résultat. netice, sonuç , ürün résumé. özet résumer. özetlemek retenir. geri tutmak réticence. ihtiraz, çekilme, çekince réticent. isteksiz retirer. çekmek retour. dönüş dönüşü, iade iadesini, geliş Zaman 24/05/05 retourner. döndürmek, dönmek döner dönüyorum, geri çevirmek retraite. emeklilik retraité. emekli rétrécir. daralmak retrouver. kavuşmak rétroviseur, miroir. ayna aynasına réunion. toplantı réunir, accumuler, rassembler. toplamak se réunir, se rassembler. toplanmak réussir. başarmak, muvaffak olmak réussite. başarı başarılar rêve. düş, hayal, rüya rüyası réveil. çalar saat réveiller. uyandırmak uyandırdı revendication. iddia revenir. dönmek döner dönüyorum revenu. gelir rêver. düş görmek, düş kurmak, hayal etmek, hayal kurmak revêtement. döşeme revêtir. giymek, takınmak révolte. ayaklanma, isyan révolution. devrim, ihtilal, inkılâp revue. inceleme rez-de-chaussée. zemin katı rrrh rhume. nezle rrri riche. zengin richesse. servet rideau. perde ridicule, comique. gülünç rien. hiçbir şey rincer. çalkalamak rincer le linge. çamaşır çırpmak rire (substantif). gülüş, gülme rire (verbe). gülmek gülüyor BZD 109 rire ensemble. gülüşmek risque. riziko risqué. rizikolu ritournelle. tekerleme rivage. sahil, yaka rival. muhalif, rakip rivaliser. rekabet etmek rivalité. rekabet rive. kenar, kıyı kıyısı kıyıları, yaka rivière. çay çayı rivière traversant le Paradis. Kevser riz. pirinç rrro robe. elbise robe de mariée. gelinlik robinet. musluk musluğu robuste. sağlam rocher. kaya, kayalık rôder. kol gezmek roi. kral kralın, kıral kıralının, şah rôle. rol romain. Romalı roman. roman romantique. romantik Rome. Roma rompre le jeûne. iftar etmek, oruç bozmak rond. ablak, yuvarlak ronflement. horlama ronfler. horlamak ronger. kemirmek rongeur. kemirgen rose. gül rose. pembe rossignol. bülbül bülbülü rossignol philomèle. bülbül roturier. soysuz roue. tekerlek, teker tekeri rouge. kırmızı, kızıl rouge-gorge. kızıl gerdan, nar bülbülü rouge-queue. kızılkuyruk rougeole. kızamık rouget. barbunya rougir. kızarmak rougir. yüzü kızarmak roulade. takla rouler. kazıklamak rouler (transitif). bulamak, yuvarlamak rouler une cigarette. bir sigara sarmak se rouler. bulanmak bulanıyor Roumanie. Romanya route. rota, yol yolları yolda route principale. ana cadde royaume. kraliyet royauté. krallık rrru ruban. kurdele ruban. şerit rude. sarp rue. sokak sokakta sokağın rue en pente. yokuş ruée. hücum rugueux. pürüzlü ruine. harabe ruiner. harap etmek, mahvetmek ruiné. düşkün ruisseau. dere rumeur. rivayet, söylenti rupture du jeûne. iftar ruse. hile ruse. kurnazlık rusé. acar, kurnaz russe. Rus Russie. Rusya rustre. abullabut, terbiyesiz sssa s'embrasser. kucaklaşmak, öpüşmek s'émouvoir. telaş etmek, telaşlanmak s'empresser. acele etmek s’en aller, aller, partir. gitmek gidiyorum gidiyorsun git gidelim gittik gideyim gidelim s’en vouloir. darılmak s'encroûter. pineklemek s'endurcir. katılaşmak s'énerver. sinirlenmek s’enfuir, fuir, se sauver. kaçmak s'engager. taahhüt etmek s'engendrer. türemek s'ennuyer. canı sıkılmak s'entendre. anlaşmak s'entendre. bağdaşmak s'entendre. uyuşmak s'entendre avec. geçinmek s'entretenir. görüşmek s'envoler. havalanmak s'éroder. aşınmak s'établir. yerleşmek s'étaler. kapaklanmak s'éteindre. sönmek s'étendre. uzanmak, yayılmak s'étirer. gerinmek s'étonner. hayret etmek, şaşırmak s'évanouir. bayılmak, kendinden geçmek s'exciter. heyecanlanmak s'excuser. özür dilemek s'habiller. giyinmek s'il-vous-plaît. lütfen s'immiscer. müdahale etmek s'informer. bilgi almak s'inquiéter. merak etmek, üzülmek s'inspirer. esinlenmek, ilham almak s'intensifier. yoğunlaşmak s'intéresser. ilgilenmek s'intéresser à. ilgi göstermek s'intimider. çekinmek s'occidentaliser. batılılaşmak s'occuper. uğraşmak s'occuper de. oyalanmak ile, uğraşmak -le s’occuper de son bon plaisir. keyfine bakmak s'unir. birleşmek s'user. yıpranmak sa seigneurie (iro.). Yalova kaymakamı sable. kum kumdan hu 07/03/05 sac. heybe sac. torba sac. çanta sac. çuval sac à linge. bohça sac à main. el çantası sacre. ulu doğan sacrifice. feda, fedakarlık, kurban sacrifier. feda etmek sacré. kutlu, kutsal sage. bilge sage. iyi huylu sage. uslu sage-femme. ebe sagesse. bilgelik saigner. kanamak saillir. pislemek sain. sağ saint. kutsal Saint-Valentin. Sevgililer Günü sainteté. hazret saisie. haciz saisir. el konmak, tutmak saison. mevsim salade. salata salaire. maaş, aylık salaire minimum net. Asgari ücreti sale. kirli, pis salé. tuzlu salep (boisson). salep salep (poudre). salep saleté. kir saleté. kirlilik, pislik salière. tuzluk salir. kirletmek, pisletmek salissant. kirletici salive. tükürük salle d'audience. duruşma salonu salle de bains. banyo salon. salon salopette. tulum saluer. selâmlamak, selâm vermek salut. merhaba, selam, selâm salve. salvo samedi. cumartesi samovar. semaver sandale. sandal sandwich. sandviç sang. kan sans. –siz, -suz, -sız, -süz sans-abri. evsiz, yurtsuz sans appel. tartışılamaz sans arrêt. aralıksız, durmayan sans compter, autre que. -den başka sans défense. dayanıksız sans doute. her halde, kuşkusuz sans éducation. terbiyesiz sans espoir. umutsuz, ümitsiz sans fil. kablosuz HU 26/03/05 sans fin. sonsuz sans-gêne. sallapati sans haut. üstsüz sans incident. olaysız sans interruption. aralıksız sans pareil. eşsiz sans pitié. acımasız sans prétention. iddiasız sans rapport. ilgisiz sans risque. güvenli sans succès. başarısız sans sucre. şekersiz sans talent. yeteneksiz satire. hiciv satirique. hicvî satisfaction. haz, hoşnutluk, tatmin, memnuniyet satisfaire. tatmin etmek satisfaisant. tatmin edici satisfait. hoşnut satisfait, content. memnun sauce. salça sauf. müstesna saupoudrer. ekmek saupoudrer. serpmek saut. hoplama, sıçrama sauter. atlamak, sıçramak, zıplamak sauter de joie. sevinçten uçmak sauterelle. çekirge sauvage. vahşi sauvage. yabani sauver. kurtarmak savant. alim, bilgili saveur, goût. lezzet savoir, connaître. bilmek bilmiyorum savoir (substantif). malumat savon. sabun savonner. sabunlamak sssc scandale. rezalet scénario. senaryoda HU 21/07/07 scène. sahne scie. bıçkı, testere science. bilim, ilim science-fiction. bilim kurgu sciences politiques. siyasal bilimler scientifique. bilim adamı scintillement. parıltı scintiller. parıldamak scorpion. akrep scrutation. tarama scruter. taramak scrutin. oylama sculpture. yontu ssse se blesser, être blessé. yaralanmak yaralandı se chamailler. çekişmek se coincer. sıkışmak se coller. yapışmak se comporter. davranmak se composer de. oluşmak se conduire. davranmak se confirmer. doğrulanmak se congeler. donmak se contenter. yetinmek se coucher. yatmak se couvrir. bürünmek se crevasser. çatlamak se demander avec curiosité. merak etmek se déshabiller. üstünü çıkarmak se diriger. ilerlemek se diriger vers. doğru gitmek, yönelmek se disperser. dağılmak se disputer. kavga etmek, tartışmak, çatmak, çekişmek se disputer à propos de qqch. çekişmek ile se dissoudre. erimek se donner bonne conscience. vicdanını rahatlatmak se douter. huylanmak se durcir. sertleşmek se débrouiller pour. becermek se dégrader. bozulmak, çürümek se dépêcher. acele etmek se désarmer. silahsızlanmak se déshabiller. soyunmak se détériorer. yıpranmak se développer. gelişmek se faire beau. süslenmek se faire prendre. yakalanmak se faire prendre au piège. tuzağa düşmek se faire surprendre. yakalanmak se faire un nom. isim yapmak se faner. solmak se fatiguer. yorulmak se fendre. yarılmak se fermer. kapanmak se ficher. vız gelmek se flétrir. solmak se forcer. zorlanmak se former de. oluşmak se froisser. buruşmak se fâcher. hiddetlenmek, kızmak, öfkelenmek se fâcher avec qqn. bozuşmak se fâcher contre. kızmak se garer. park etmek se goinfrer. abur cubur yemek se gratter. kaşınmak se gêner. çekinmek se hâter. telaş etmek se joindre. katılmak se lancer. atılmak se lasser. bezmek, bıkmak, usanmak se laver. yıkanmak yıkanıyorum se lever. ayağa kalkmak, kalkmak kalıyoruz kalmadı se lever (astre). doğmak se loger. barınmak se maquiller. makyaj yapmak se marier. evlenmek se mêler de. karışmak se mesurer à. boy ölçüşmek se métamorphoser. başkalaşmak se mettre au soleil. güneşlenmek se mettre d'accord. anlaşmak se mettre en retard. gecikmek se mettre en route. yola çıkmak se moquer. alay etmek se multiplier comme des champignons. mantar gibi türemek se pencher. eğilmek, sarkmak se percher. tünemek se perdre. yitmek se plaindre. sızlanmak, yakınmak se plaire. hoşlanmak se plier aux caprices de qqn. nazını çekmek se poser sur. konmak se précipiter sur. sarılmak se préparer. hazırlanmak se procurer. edinmek, sağlamak se promener. dolaşmak, dolaştırmak, gezmek se raffermir. sertleşmek se ranimer. dirilmek se rappeler. anmak se rappeler. anımsamak se rappeler. hatırlamak se rassasier. doymak se rassasier. karnını doyurmak se réaliser. gerçekleşmek se rebeller. ayaklanmak se réchauffer. ısınmak se recouvrir. örtüşmek se recroqueviller. büzülmek se réfugier. sığınmak se réjouir. sevinmek se remémorer. hatırlamak se remettre. iyileşmek se remettre à qqch. eğilmek se remplir. bürünmek se rencontrer. görüşmek, karşılaşmak karşılaşıyoruz se renouveler. yenilenmek, tazelenmek se répandre en injures. sövüp saymak se repentir. pişman olmak, tövbe etmek se reposer. dinlenmek dinlenir se retenir. kendini tutmak se retenir. sakınmak, çekinmek, çekilmek se retirer. çekilmek çekildi Les derniers soldats syriens se sont retirés du Liban. Son Suriye askeride Lübnan'dan çekildi HU 27/04/05 se retrouver. buluşmak se réveiller. uyanmak se révolter. ayaklanmak se rompre le cou. kafasını kırmak se salir. kirlenmek se sauver. kurtulmak, kaçmak se séparer. ayrılmak se séparer de. ayrılmak se servir de. kullanmak se servir de. yararlanmak se souhaiter bonne fête. bayramlaşmak se suicider. intihar etmek se taire. ses çıkarmamak, susmak se tendre. gerilmek se tenir. durmak durma durdu se tenir les mains jointes. el pençe divan durmak se terminer. bitmek se terminer. neticelenmek se transformer. dönüşmek se transformer. tahavvül etmek se transmettre à. bulaşmak se transporter. taşınmak se tromper. aldanmak, hata etmek, yanılmak se trouver. bulunmak bulunuyor, yer almak se trouver dans l'obligation. derdine düşmek se trouver en présence. karşılaşmak karşılaşıyoruz se vanter. övünmek se vendre à prix d'or. altın pahasına satılmak se venger. acısını çıkarmak se vérifier. gerçekleşmek se vexer. kırılmak kırıldı se vider. boşalmak se voir. görünmek se voir, s'entretenir, se rencontrer. görüşmek se voir donner raison. haklı çıkmak séance tenante. apar topar seau. bakraç, kova sec. kuru sec (saison). kurak séché. kuru sécher. kurumak, kurutmak seconde (de temps). saniye secouer. sarsmak, silkmek secours. imdat secret. gizli, sır, sırdaş secret d'état. devlet sırrı secrétaire. sekreter secrétaire d'état. müsteşar secrétariat. sekreterlik sécrétion. ifraz, salgı sectaire. hizipçi secte. mezhep, tarikat secteur. sektör sektörde section. fasıl sécurité. güvenlik seigle. çavdar sein. meme séisme. deprem depremde depremin séjour. oturma sel. tuz selon. -e göre selon moi. bana göre semaine. hafta la semaine dernière. geçen hafta à la semaine des quatre jeudis, à la Saint-Glinglin, aux calendes grecques. çıkmaz ayın son çarşambası, çıkmaz ayın son perşembesinde sembler. gibi gelmek semence. tohum semer. ekmek Sémiramis. Şamram sénat. senato sens. anlam sens, direction. yön yönleri sens unique. tek yön BZD 104 sensation. duygu sensation. his sensationnel. sansasyonel sensibilité. hassasiyet, hassaslık, duyarlık sensible. duyarlı, hassas, hisli sentence. hüküm, yargı sentier. patika sentiment. duygu sentiment. his sentimental. acıklı, duygusal, hisli, içli sentinelle. nöbetçi sentir. duymak duymuyor sentir. koklamak sentir. kokmak sentir. kokusunu almak seoir à. yakışmak séparatiste. ayrılıkçı séparer. ayırmak séparément. ayrıca sept. yedi sept chacun. yedişer sept par sept. yedişer yedişer septembre. eylül septième. yedinci ssser Serbie. Sırbistan Zaman 17/06/05 serein. huzurlu sérénité. huzur sergent. çavuş sérieux, sérieusement. ciddi, ciddî serment. yemin sermon. vaaz sermonner. vaaz etmek sermonner. vaaz vermek serpent. yılan serpent à sonnettes. çıngıraklı yılan serre. pençe serrer. büzmek serrer. sıkılamak serrer les dents. dişini sıkmak serrer sur son cœur. kucaklamak serrurier. çilingir serré. sıkı service. hizmet, servis service militaire. askerlik serviette. havlu serviette de table. peçete serviette de toilette. havlu servir. hizmet etmek servir à. yaramak serviteur. abit serviteur. hizmetkâr serviteur. hizmetçi session. oturum seul. tek seul. yalnız seulement. ancak, sadece, yalnız sévère. abus, katı, sert sévèrement. sertçe sexe. cinsiyet sexuel. cinsel sssi si. evet si (cond.). eğer si, tellement. öyle siècle. asır, yüzyıl yüzyılda yüzyıllar siège. sandalye siège de voiture. koltuk le sien. onunki sifflement. vızıltı, ıslık siffler. vızıldamak siffler. ıslık çalmak sifflet. düdük signal. sinyal signaler, faire apparaître. belirtmek. specify, point out, define, remark, represent, signify, deliver oneself, denote, embody, emit, enumerate, evidence, exude, feature, import, indicate, manifest, predicate, purport, show, sign, state, ventilate signature. imza signe. alem, işaret signer. imza atmak, imza etmek, imzalamak signification. anlam signifier. ifade etmek silence. sessizlik, sükût simple. basit, iddiasız, sade simplement. doğrudan doğruya, yalnızca simplement, seulement. sadece simplicité. sadelik simultané. eşzamanlı sincère. candan, içten, samimî sincèrement. açıkça, içtenlikle singe. maymun singer. özenmek singerie. maymunluk Sinop Sinop'ta Sinop'un. ville de Turquie sur la Mer Noire site (Internet). site siteye situation. vaziyet six. altı six chacun. altışar six par six. altışar altışar sixième. altıncı Skopje. Üsküp snob. hoppa ssso social. toplumsal société. işyeri société. ortaklık société. toplum société, compagnie. şirket şirketten, firma société de consommation. tüketim toplumu sœur. kardeş kardeşı, kız kardeş sœur. rahibe sœur aînée. abla soi-disant. sözde, özenti soi-même. bizzat, kendi soie. ipek soif. hararet, susuzluk soin. emek soin. özen soins. tedavi soir. akşam soit ... soit. ister ... ister, ya --- ya da soixante. altmış soixante-dix. yetmiş sol. yer yerden yeri sol. zemin soldat. asker askeri soldes. ucuzluk soleil. güneş solennel. ağırbaşlı solennité. ağırbaşlılık, vakar solidarité. dayanışma solide. dayanıklı, kuvvetli, sağlam solitaire. yalnız, ıssız sollicitation. başvuru başvuruda, rıca solution. hal solution. hal -lli solution. çare solution. çözüm sombre. karanlık sombrement. kara kara sombrer. batmak battı batmadı somme. miktar somme. toplam sommeil. uyku sommet. doruk sommet. tepe sommet. zirve sommier. karyola somnolence. uyuklama somnoler. uyuklamak son. seda son, voix. ses sesi sesle son (à lui). onun sonde. sonda sonner. çalmak çalıyor çaldı sonner (intr.). çalınmak sonnerie. alarm sonnerie. zil sonnette. zil sorcière. acuze sornette. safsata sorte. nevi sorte. tip sorte. tür türler türleri sorte. türlü sorte. çeşit sortie. çıkış sortir. dışarı çıkmak, çıkmak çıkıyor çıktık sou. kuruş souche. kütük souci. endişe, karın ağrısı, kaygı, merak, üzüntü, dert, acı, silkeleme, ısırıp silkeleme (köpek) souci, attention, curiosité. merak se soucier. üzülmek, endişe etmek, endişelendirmek, endişelenmek, kaygılanmak, merakta kalmak, merak etmek, tedirgin olmak, rahatsız olmak, ısırıp silkelemek, sinirlenmek, hırpalamak, taciz etmek, zorlamak, rahatsız etmek, üzmek soudain. ani, ansızın, birden, birdenbire soudainement. ani soude. soda soudure. kaynak kaynaklar souffle. nefes, soluk souffler. esmek souffler de la buée. hohlamak souffrir. acı çekmek souffrir d'une maladie. hastalığa tutulmak souffrir de. yara almak souhait, vœu. arzu, istek, dilek dilekte souhaiter. dilemek dilerim souiller. bulaşmak souiller. pislemek soupe. çorba source. kaynak kaynaklar source thermale. ılıca, kaplıca Hütt 289 sourcil. kaş sourire. gülümseme sourire. gülümsemek souris. fare sournois. sinsi sous, dessous. alt sous l'apparence de. kılığında sous la forme de. kılığında sous peu, bientôt. yakında sous-préfecture. ilçe, kaymakamlık sous-préfet. ilçebay, kaymakam sous-produit. yan ürün sous-vêtements. çamaşır souteneur. kodoş souteneur. pezevenk soutenir. desteklemek soutien. dayanak soutien. destek desteği soutien-gorge. sutyen souvenir. anı se souvenir. anımsamak, hatırlamak se souvenir comme dans un brouillard. hayal meyyal hatırlamak souvent. sık sık souverain. hükümdar souveraineté. hükümdarlık sssp spasme. ıspazmoz spatule. ıspatula speaker. konuşmacı speaker. sözcü spécial. özel spécialiste. uzman spécialité. uzmanlık spectacle. gösteri spectateur. seyirci spectre. hayalet spermaceti. ispermeçet sphère. küre sphère. sfer splendeur. görkem splendide. görkemli sport. spor sportif. sporcu, sporsever squelette. iskelet ssst stable. kalıcı stade. stad stalactite. sarkıt standard. standart standardiser. standartlaştırma station. durak durağı station. istasyon, gar station. makam stationner, se garer, garer. park etmek, park yapmak statistique. istatistik statue. heykel steppe. bozkır, step, istep stérile. verimsiz stérilité. verimsizlik stop. dur, stop structure. yapı stupéfiant. uyuşturucu stupide. akılsız, aptal, salak stupidité. abullabutluk, aptallık style. stil stylique. tasarım stylo. kalem kalemi kalemin sssu subir. geçirmek subir un coup du sort. darbe yemek subir un dommage. zarar görmek subir un effet. etkiye uğramak subjectif. öznel subsistance. geçim subsister. geçinmek substance. madde substantif. isim subvention. sübvansiyon sübvansiyonların succès. başarı başarılar successeur. halef successeur. halife successivement. sırayla succulent. leziz, lezzetli, nefis sucer. emmek sucre. şeker sucre en morceaux. kesme şeker sucré. şekerli sucreries. tatlı sud. güney güneyde Suède. İsveç İsveç'te HU 14/11/07 suffire. yetmek yeter suffisamment. yeterince suffoquer. boğulmak, bunalmak suggérer. ileri sürmek, telkin etmek, önermek suggestion. telkin suicide. intihar suie. is Suisse. İsviçre suite. devam devamı suivant / précédent. ileri / geri suivre. izlemek, riayet etmek, takip etmek suivre le jeûne. oruç tutmak sujet. husus, konu konusu, mevzu, özne sujet de couverture. kapak konusu sultan. padişah superbe. görkemli superficiel. yüzeysel supérieur. üst supermarché. süpermarket superstition. hurafe, kör inanç suppléant. vekil supplément. ilave, ilâve, katkí, katkı supplément (y compris à un journal). ek ekler eki supplément littéraire. edebiyat eki supplier. yalvarmak support. dayanak support. destek desteği supporter. dayanmak supposé. varsayımlı supposer. tahmin etmek supposer. var saymak, varsaymak supposition. varsayım suppresseur. bastırıcı suppression. baskı supprimer. bastırmak, gidermek, kaldırmak, yok etmek supputation. sanı suprématie. üstünlük suprème. üstün sur. hakkında sur. üstünde sur. üzere sur. üzerinde sur ces entrefaites. o sırada sur le fait. suçüstü sûr. emin sûr. güvenli sûrement. mutlaka sûreté. güvenlik surenchérir. zam yapmak surenchérissement. zam surface. yüz yüzü, yüzey, yüzölçümü surface terrestre. yeryüzü surnom. lakap surnommé. lakaplı surprendre. yakalamak surprise. sürpriz sursauter. irkilmek surtout. hele surveillance. gözetim surveiller. gözetlemek susceptibilité. alınganlık susceptible. alıngan, kırılgan susciter. esindirmek suspendre. asmak suspicion. endişe sssy syllabe. hece symbole. sembol sembolü sympathique. şirin synagogue. havra syndicat. sendika sendikalar Syrie. Suriye système. yöntem système immunitaire. bağışıklık sistemi système majoritaire. çoğunluk sistemi ttta tabac. tütün tabatière. tabaka table. masa table dressée. sofra table basse. sehpa table de multiplication. çarpma çizelgesi table des matières. fihrist de table. yemeklik tableau. resim resmim tableau. tablo tache. leke Tadjikistan. Tacikistan taie. kılıf taie d'oreiller. yastık kılıfı taille. beden, bel, boy, uzunluk, büyüklük taille-crayon. açacak, kalemtıraş tailleur. takım, terzi talent. hüner, yetenek talentueux. yetenekli talon. topuk, ökçe tambour. davul tamis. çalkar tampon. damga tante. hala, teyze teyzene tante maternelle. teyze teyzene tante paternelle. hala taper, frapper. vurmak tapis. halı tapis de prière. seccade tapis rouge. kırmızı halı HU 13/11/07 tapis tissé. kilim taquiner. takılmak tard. geç tardif. geç targette. sürgü tas. kitle tas. küme tas. yığın tasse. fincan tatouage. dövme yapma taureau. boğa taux. oran taux de croissance. artış hızı taverne. meyhane taxe. harç taxe. vergi vergisi taxer. vergi koymak taxi. taksi taxi collectif. dolmuş ttte technique. teknik teint. beniz teinturier. kuru temizleyici télécharger. indirmek télégramme. telgraf téléphone. telefon téléphone portable. cep telefon cep telefonlar cep telefonlarında téléphoner. telefon etmek télévision. televizyon tellement. öyle témoigner. tanık olmak, şahit olmak témoin. tanık, şahit tempérament. huy température maximale. en yüksek düşük température minimale. en düşük *** tempête. fırtına temple. tapınak temporaire. eğreti temps. hava, vakit, zaman tenace. inatçı tendance. eğilim, meyil, yönelim tendre. müşfik, sevecen, şefkatli tendre. uzatmak uzatın, yumuşak tendresse. sevecenlik ténia. bağırsak kurdu tenir. tutmak tenir pour responsable. sorumlu tutmak tension. gerilim, tansiyon, voltaj tenter. imrendirmek tenter de. uğraşmak -e tenue. düzen terme. terim terminer. bitirmek terminer à temps. yetiştirmek ternir une réputation. altın adını bakır etmek terrain. alan, arazi, arsa, mülk, saha terre. arazı, kara, toprak toprağa, yeryüzü, ülke ülkenin ülkede ülkeler terre, monde. dünya terrible. korkunç territoire. arazı, bölge bölgeler bölgelerinde, toprak toprağa, yöre, ülke ülkenin ülkede ülkeler terroriste. suikastçı testament. vasiyetname testicule. haya tête. baş başımı baştan başa, kafa tête à tête. baş başa téton. meme başı texte. metin, yazı yazılı ttth thé. çay çayı théâtre. tiyatro tiyatroyu tiyatroda thème. konu théocratie. dincierki théorie. kuram thermomètre. derece thèse. tez ttti ticket. bilet tien. seninki Tigre (fleuve). Dicle timbre. pul timide. utangaç timide. çekingen timidité. çekingenlik timon. dümen tirer. koparmak koparmayın tirer. çekmek tirer une leçon de. ders almak -dan tiret. tire tiroir. çekmece tissage. dokuma tisser. dokumak tissu. dokuma, kumaş ttto toi. sen seni à toi. sana toile. bez toile cirée. muşamba toilettes. tuvalet toit. çatı tôle. sac sacım tomate. domates tombant. düşük tombe. mezar tomber. düşmek düştü tomber (pluie). yağmak tomber sur le visage. kapaklanmak tome. cilt ton. senin ton. ton tordre. bükmek, çevirmek tornade. kasırga tortue. kaplumbağa torturer. işkence etmek tôt. erken tôt le matin. sabahleyin total. toplam tttou touchant. yanık toucher. değmek, dokunmak toujours. daima, hep, hepsi, her zaman toujours pas. hâlâ, hálá toujours pressé. acul toupet. cesaret tour. gezinti, kule, sıra, tur turu tour (bâtiment). burç burcu burçlar HU 22/07/07 tour pendable. maymunluk tourbillon. girdap tourisme. turizm touriste. turist touristique. turistik tournant. dönemeç tourné. acımış, dönük tourné vers l'avant. ileriye dönük tourner. dönmek döner dönüyorum, sapmak tournez à gauche. sola dönüm tourner en dérision. tezyif etmek tournesol. ayçiçek ayçiçeği tourneur. tornacı tous les jours. her gün tousser. öksürmek öksürün tout. hep, hepsi tout (entier). bütün tout au long. boyunca tout autour. fırıl fırıl tout autre. bambaşka tout blanc. bembeyaz tout bleu. masmavi tout à coup. ani tout doucement. ufak ufak tout entier. büsbütün tout fin. incecik tout frais. çiçeği burnunda tout jaune. sapsarı tout le jour. bütün gün toute la journée. bütün gün tout de même. gene de tout de même!. ya tout le monde. herkes tout miser. rest çekmek tout neuf. yepyeni tout noir. simsiyah tout petit. küçücük, minicik, ufak tefek tout propre. tertemiz tout rouge. kıpkırmızı tout seul. tek başına tout son soûl. doya doya tout de suite. hemen, çabucak, derhal tout va bien. iyilik sağlık tout vert. yemyeşil tout vide. bomboş toux. öksürük tttr trace. iz tracer. çizmek tradition. gelenek, töre traditionnel. geleneksel traducteur. çevirmen traduction. tercüme, çeviri, çevirme traduire. tercüme etmek, çevirmek train. tren trenle traire. sağmak trait. çizgi traitant de. hakkında traitement. tedavi traître. hain haini hainiyim HU 26/05/05 traîtrise. hainlik tramway. tramvay tranche. dilim tranquille. huzurlu, rahat, sakin tranquillement. rahat rahat, rahatça tranquillité. huzur, rahat, sükun transférer. havale etmek transfert. geçiş, havale, intikal transformation. değişkenlik, değişme, dönüşme, dönüşüm, tahavvül transformer. dönüştürmek, tahvil etmek transfusion. kan nakli transitif. geçişli translucide. yarı şeffaf, ışık geçirgen transmettre. geçirmek, göndermek gönderiyorum, iletmek, yayımlamak transmettre (une maladie). bulaştırmak transparence. şeffaflık transparent. saydam, şeffaf transport. aktarma, nakil, nakliye, taşıma, ulaşım transporter. nakletmek trappe. tuzak travail. emek, görev, iş işe işten travail d'observation. gözlemcilik travailler. çalışmak çalışır çalışalım çalışın travailleur. işçi, çalışkan de travers. ters ters BZD 106 traverser, passer (int.). geçmek treille. çardak tremblement de terre. deprem depremde depremin trembler. titremek, sarsılmak sarsılıyor HE 12/01/05 trempé. sıklam trempé jusqu'aux os. sırılsıklam tremper. daldırmak tremplin. sıçrama tahtası trente. otuz trentième. otuzuncu trépied. sehpa, çatkı très. gayet, pek, çok très beau. fıstık gibi très bon marché. bedavadan ucuz très frais. çiçeği burnunda très grand. kocaman très tôt. erkenden très vite. çarçabuk trésor. hazine hazinesi tressaillir. ürpermek tribunal. mahkeme tribunal. yargıç kürsüsü tribut. haraç triche. aldatma tricher. aldatmak tricherie. aldatma tricoter (tr.). örmek, örgü örmek tric-trac. tavla tringle. çubuk trilogie. üçlemesinin $$$ tripe. işkembe tripot. kumarhane triste. hüzün, kederli, üzgün tristesse. keder troc. değiş tokuş, mübadele, trampa troglodyte. çalı kuşu troglodyte mignon. çalı kuşu Troie. Truva trois. üç üçde üçe üçü trois chacun. üçer trois par trois. üçer üçer troisième. üçüncü trompe. boru tromper. aldatmak, yanıltmak tromperie. hile trompette. borazan, boru trompeur. yanıltıcı tronc. beden, gövde, kütük tronc d'arbre. kütük trop. fazla, haddinden fazla trotskiste. troçkist trottoir. kaldırım trou. delik trouble. bulanık troublé. karışık troubles. isyan troupe. trup troupeau. sürü trouver. bulmak buluyor bulduk buldunuz bulmuş trouver des débouchés. pazarlamak trouver sur son chemin. rastlamak trouver un compromis. uzlaşmak trouver étrange. acayibine gitmek, garipsemek truchement, interprète. tercüman truite. alabalık tttu tuer. öldürmek tulipe. lâle Tunisie. Tunus tunnel. tünel turban. türban turbot. kalkan turc, local. türkçe, yerli turc pur. öz türkçe Turc. Türk Turkménistan. Türkmenistan Turquie. Türkiye Türkiye’nin Türkiye’ye Türkiye’den tuyau. boru TVA : taxe à la valeur ajoutée. KDV : katma değer vergisi ttty type. tip type. çeşit typique. tipik uuua U.E.. AB: Avrupa Birlik Avrupa Birliği, AB’ye uuun un. bir bire un chacun. birer l'un l'autre. birbiri un moment plus tard. bir süre sonra un par un. birer birer un petit peu. birazcık un peu. biraz un peu de. biraz un peu mieux. hallice un peu plus et... az kalsın un tel. falan une unité de. tane unification. birleştirme unifier. birleştirmek union. birleşme, birlik birliği Union Européenne, UE. Avrupa Birlik Avrupa Birliği, AB AB’ye unique. tek unir. birleştirmek unitaire. birimsel, üniter unité de poids de 1 kg 283 g. okka unité de poids de 3 grammes. dirhem univers. acun, evrem universel. acunsal, evrensel université. üniversite Université du Bosphore. Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) HU 25/05/05 urgemment. âcilen urgent. acil, âcil U.R.S.S.. SSCB usine. fabrika usine. imalathane ustensile, ingrédient, matériel, outil. malzeme usurpation. zapt usé. yıpranmış utilisation. kullanım utiliser. kullanmak, yararlanmak utilité. fayda, yarar vvva vacances. tatil tatile tatilde tatiller vaccination. aşılama vacciner. aşılamak vache. sığır vache. inek vagabond. serseri vagabondage. serserilik vagin. vajina vague. dalga vaguement. belli belirsiz vaincre. yenmek vaincu. yenik vainement. boşuna vaisselle. bulaşık valable. geçerli valet d'écurie. ispir valeur. bedel, değer, kıymet valeur en hausse. yükselen değer valeurs mobilières. menkul kıymetler valide. geçerli valise. bavul, valiz vallonné. inişli yokuşlu, inişli çıkışlı valoir. değmek vampire. kan emici vaniteux. iddialı vanneau. kızkuşu vanneau huppé. kızkuşu vantard. abartıcı vantardise. övünme vapeur. buhar varié. muhtelif, çeşitli variété. çeşit vaseux. bulanık vasque. kurna vaste, large, ample. geniş vaudeville. vodvil vautour. akbaba vautour moine. kara akbaba vautour percnoptère. küçük akbaba vase. vazo vazoyu vvve veau. dana végétation. vejetasyon véhicule. araç, taşıt taşıtlar, vasıta veille. arife veiller. gözetmek veine. damar vélocité. sürat velours. kadife vendeur. satıcı vendeur de simits. simitçi vendeur de yaourt. yoğurtçu vendeur à la sauvette. işportacı vendre. satmak satarım vendredi. cuma vengeance. intikam venir viens viens viens ! gelmek geliyor geliyorsunuz gelir geldi gelmedi gel gel gel! vent. rüzgar vente. satış ventre. göbek göbeği, karın karnı karnım ver. kurt kurdu ver. solucan ver solitaire. bağırsak kurdu verbal. sözlü verbe. fiil verbe contributif. işteş fiil verbe passif. edilgen fiil verbe réfléchi. dönüşlü fiil verdir. yeşermek verdure. yeşillik verger. meyve bahçesi verger de mûriers. dutluk vérifier. gerçeklemek vérifier. gerçekleştirmek véritable. gerçek, sahici, hakikî verre. bardak bardağı verre. cam verrou. kilit verrouillé. kilitli verrouiller. kilitlemek vers. doğru verser. dökmek, dökünmek verser (argent). yatırmak verser un dessous-de-table. rüşvet vermek verser un pot-de-vin. rüşvet vermek version originale (film). orijinal, orjinal vert. yeşil vertige. baş dönmesi veste. ceket vestibule. sofa vêtement. elbise vétérinaire. veteriner veuf. dul veuve. dul vvvi viande. et viande. kebap viande hachée. kıyma victime. kurban, mağdur victoire. galibiyet vide. boş, boşluk. emptiness vider. boca etmek, boşaltmak vie. hayat hayatın, yaşam, ömür vie privée. özel yaşam vieillard. ihtiyar vieillesse. yaşlılık Vienne (Autriche). Viyana’da HU 17/11/07 viens viens viens ! gel gel gel! vierge. boş vieux. eski, köhne, yaşlı vif. dinç, diri vigne. asma, bağ bağı bağları vigoureux. dinç vil. hor village. köy villageois. köylü ville. kasaba, kent kentinde, şehir şehrin HU 20/06/05 ville forte. müstahkem şehir vin. şarap vinaigre. sirke vingt. yirmi violence. şiddet violent, violemment. şiddetli violer. ihlâl etmek violon. keman vipère. engerek virage. dönemeç virage. viraj viraja virement. havale virgule. virgül viril. erkek gibi virus. virüs vis. vida visage. surat, yüz, çehre viser. amaçlamak viser. yöneltmek viser à. hedeflemek vision. görüş vision. imge visite. gezinti, ziyaret visiter. gezmek visiteur. ziyaretçi vitamine. vitamin vite. hızlı, çabuk vitesse. sürat, hız hızı, çabukluk vitre. cam, pencere gözü vitrier. camcı vitrine. vitrin vivace. dinç vivant. canlı, sağ opp ölü vivant. diri vivre. oturmak oturuyor oturuyorlar oturun, yaşamak yaşar vivre aux crochets d'un autre. başkasının sırtından geçinmek vivre de quelque chose. bir şey ile geçinmek vivres. erzak vizir. vezir vvvo vociférer. haykırmak vodka. votka vœu, souhait. dilek dilekte voici. işte voilà !. işte ! voir. görmek göriyorum gördü gördünüz voir en rêve. düş görmek voisin. komşu komşuları voiture. araba arabası arabayla voiture, automobile. otomobil voiture à bras. el arabası voix. oy, seda, ses sesi sesle, ses tonu la voix de l’Amérique. Amerika’nin Sesi Türkçe vol. soygun vol. uçma vol. uçuş volaille. kümes hayvanları volcan. volkan volcan. yanardağ voler (oiseau). uçmak uçarım voler (intr.). havalanmak voleur. hırsız volontaire. gönüllü volonté. irade, istek volontiers, bien sûr. hay hay voltage. voltaj volume. cilt vomir. kusmak vorace. açgözlü vortex. girdap vote. oy oyu vote de confiance. güvenoyu voter. oy kullanmak, oy vermek, oylamak votre. sizin le vôtre. sizinki votre serviteur. bendeniz vouloir. istemek istiyorum istiyoruz istiyorsunuz istersen istersiniz vouloir savoir si. umurunda olmak -dik vous. siz size sizi voyage. gezi voyage. seyahat voyage. yolculuk yolculuklar yolculuğun voyage. ziyaret voyager. seyahat etmek, yolculuk yapmak voyageur, passager. yolcu yolcular voyant. kâhin voyante. falcı voyelle. sesli harf voyelle. ünlü voyou. serseri vvvr vrai. doğru, gerçek, sahi, sahici vraiment. gerçekten vraiment ?. sahi mi? vraisemblable. muhtemel vvvu vue. görüş, manzara vulnérabilité. dayanıksızlık vulnérable. dayanıksız vulve. vulva wwwa wagon. vagon WC, toilettes. tuvalet week-end. hafta sonu western. kovboy filmi Who’s who ?. kim kimdir ? World Trade Center, New York City. Dünya Ticaret Merkezi'ne xxxa yyya y avoir pénurie de. tükenmek yacht. yat yaourt. yoğurt Yougoslavie. Yugoslavya zzza zzze zéro. sıfır zzzi zigzag. zigzag zinc. çinko zizi. çük zzzo zone. yöre zone d'attraction. çekim alanı 9999
Documents pareils
Dictionnaire turc français
aleyhine. contre
aleyhtar. opposant, être opposé, être contre
alfabe. alphabet
alıcı. acheteur, destinataire
alım. achat
alım satım. commerce
alın. front
alındı haberli. accusé de réception
alıngan...